Sevda Yorgunu

merhaba,herkese merhaba,uzun yoldan geldim,yorgunum izin verin şuraya bir yere oyurayım.sanki bana bakıyorsunuz,nefes nefese kalışımı soruyorsunuz,anlatacağım.Yorgu nluğum yoldan değil,sevda'dan.sevda yorgunuyum ben,rüyada gibi,rüya içinde rüya gibi.

Sevda ile dillendi bu son şarkı seninle,
İsyanı bırak gelde bu son besteyi dinle
Ruhumdaki dert bir gece ağlasın seninle...

gitsem diyorum

Gitsem diyorum... Varlığını varlığımla birlikte yok edebilsem... Gitsem... Gidişlerim, gelişlerimden uzaklara gitse... Nereye? Senin olmadığın bir yer olsun istiyorum. Gözlerini, mütebessim hallerini, gidip gelmeyişlerini hatta imkansızlığının gölgelerini bile bilmesem...
Gitsem... Öyle bir yer olsaki sana dair ne varsa gönlümde ve zihnimde silebilsem...
Hani diyorum senin soluk almadığın ve senin senin verdiğin soluğu benim duymadığım bir yer var mıdır? Hani senin bakıp göz kırpmadığın yıldızlar var mıdır ben onları görsem? Hani seni ısıtmayan bir güneş ısıtsa yokluğunda buz tutan kalbimi
Hani senin bakamadığın gecenin karanlığındaki ay var mıdır ben onun ışığında zindan gecelerimi aydınlatabilsem?

Sensiz bir dünya istiyorum, senin dünyam olduğunu hatırlamak istemeden! Gitsem diyorum... Plansız bir gidişle gitsem... Madem yanına gelemiyorum; sensiz, senden izsiz her yere gidebilsem. Sensiz diyorum bir yer var mıdır bu şehirde? Sensiz bir yer var mıdır bu ülkede? Hayır! Sensiz bir yer yok yeryüzünde...

Ben gitsem de, sensiz gidebilir miyim sanıyorsun? Varlığını varlığıma bırakıp giderken, sensiz sabahlara uyanabilir miyim ben? Varlığına gölge imkansızlığın hep kalbimdeyken, seni taşıyamazken sensizliği taşıyabilir mi bu beden?! Gitsem diyorum... Ama gidemiyorum işte! Nereye gidersem gideyim sen varsın yüreğimde!

Sen beni sensiz sansan da, bu yürek seninle atıyor..!

bilesin sevdigim

Ve bilesin sevdiğim mutluluk ikimize de yasak. . .

Evet. . ; Gitmelisin belki tanıyıp, bilmediğin ve benimse hiçbir zaman
ulaşamayacağım kimliği belirsiz başka diyarlara. . .

Evet. . ; Bitmeli bu aşk hiçbir zaman başlayamayan, ne bir sıfatı, ne de sonu vardı zaten ki.. Bizim neyimize ki sonuna ulaşmak. . .

Ne insanlar yaşar bu şehirde, bizden daha çok acı çeken, daha çok haykıran Dünyaya karşı. . . Sen hep mutlu ol. .
Hep huzurlu. .
Her daim başarılı. .
Ve sevgiyle kal tüm ömrün boyunca. .
Bense sevginle sürdürmeye devam ederim hayatımı
Hayalinle. .
Hayallerimle. . .

Bu yollar sana uzak. .
Bu yollar bana tuzak. . .
Ve. . Bilesin sevdiğim mutluluk ikimize de yasak! . .

varsin sizlasin yuregim

"İçim acıyor, geçer elbet, geçer de, anlamsız bir yer de, unuttuğumu sandığım bir yer de , yeniden sızlar, ama varsın sızlasın, sızlamadı mı; kocaman sevilmiyor ki... "
Ne yapacağını bilememek ne kadar kötü bir durum. Beyaz bir ışık arıyorsun bazen, görüyorsun.. Siyahın yoğunlu eritiyor ışığı yine kör oluyorsun..

Bazen ne kadar genç olursanız olun yorgun ve yaşlı bakıyorsunuz ve tek bir söz kalıyor geriye Vazgeçmek..
Bir kavuşsak seninle, yağmurlara dans etmeyi öğretecegiz değil mi ? Bir sarılsak delicesine, uçurumları yırtacağız ellerimizle..Kollarımız bir kavuşsa rüzgar bile gögüs kafeslerimizi üsütemez biliyorum...Gece hasretimizi yakıyor toprağın tatlı yalnızlıgında.

Kaç kez düşledim senin avuçlarında uyumayı
Kaç kez iç geçirdim senin yanında mutlulukları solumayı, kaç kez zamanın icinde sadece senin rüyalarında yaşamayı..Yollarımız aynı vuslatın patikalarında buluşsa, gözlerimizden gözyaşı değil, güller yağacak vuslatın avuçlarına..Melek'ler gülümseyecek yetim cocukların düşlerine...

O içime işlemiş kokunla sevdalı tenime doğuyor önce güneş, sabahın ilk ışığını gören gözlerime doluyorsun sonra... Kalkıp aynadaki yüzüme bakıyorum, sen varsın, anla. Sana bakıyorum, gözlerimin içindeki kendime. Nedeni yok, nedensiz buluyorsun yolunu, biliyorsun çünkü; sana ait kaldığımı.

sira bende yanlis anliyorum seni

Seslerin arasına saldım bedenimi,kelimeler sarıp sarmalıyor,ruhum yolunda yitmiş..
Sayıklamaların yol ayrımındayım..Ses ver Ey Küskün Sevgili..!"

Yüzleşmekten korkmuyorum eşzamanlı itiraflardan senin kadar..
Sesim sana vardığında sessizliğinin tercümanı olur göz yaşlarım..
Tüm susuşlarım isyan duraklı, iyi dinle…

Siteme bulanmış kelimelerim; saçlarım rüzgara yoldaş,Yollar; varışlara…
Şaşkın bir çocuk yüzüyüm aynalarda..
Ters yansıtır aynalar; ben sağına dokunurum sen solum acıdı dersin..
Sancıların tutar mevsimsiz, sebepsiz..


Bir zaman kuş kanadıydım semada, yan yatsam suya değerdi..
Değdi, ıslandım.. Ağır çekiyor sağ yanım, solum sende kaldı diye.. Sen turnaları bilir misin Sevgili? Sevda habercisidir..
Eşsiz yaşayamaz turnalar; gidenin ardından intihar ederler..
Eşikteyim düştüm düşeceğim..

Oysaki an kadar önceydi...
Ellerin ellerimdeydi...
Şimdi...
Andan az sonraya adımım...
Bugünden yarına yatışım...
Geceden güne uyanışım...
Düşünmüyorum...
Düş(l)üyorum...

Düşlerim uzadıkça,gecesi şizofren günlere uzanıyorum..
Uykusuz gecelerimin çetelisini göz altlarımdaki halkalarda tutuyorum..
Gün susuyor..
Ben susuyorum..
Yutkunuyorum, yutkundukça adın batıyor boğazıma..
Gözlerin geliyor bakışların geliyor...
Aklım karışıyor..

B-akmıyorsun içime Sevgili. . .

Uzanmıyorsun. . .

Susuyorsun. . . Sessizliğin “git” in çevirisidir bende..
Yanlış anlamalara meyil verişin sebepsiz değildir elbet..
Hep sen yanlış anladın dudaklarımın arasından çıkan her harfi.. Sıra bende ; yanlış anlıyorum seni..

Katilim ben

Sonunda sadece üzgünüm. Ben için, bende bıraktığın sen için, o basit dünyamı anlamlarla
kutsadığın için, yorulduğum için, yorduğum için, ruhunu başedemeyeceğin kadar hırçınlaştırdığım
için, gördüklerini görmen gereken kadar olarak anlamanı engelleyemediğim için.
Elimden ne geldiyse yaptım, söylenecek çok da bir şey yok.

Endişelenme, tüm huzursuzluğun benimdir. Alıp diğerlerinin yanına koyarım.

Kim olduğun öyle bir bağarıyorki; söylediklerini duyamıyorum bile...




Katle kendimden başladım!
Ne varsa geçmişten kalan,
Paramparça olmalı!
Anılarım mesela...


Gülüşlerim mesela...


Adınla yankılanan şiirlerim...
Tenimde kuruyan gözyaşlarım...


Sonra yansıması yüzünün yüzümdeki...


...
Ve sırf yüzüme çarpan yüzüm yüzünden,
Derin bir darbe bıraktım hülyamda!
Hüzünlerimin ayak sesleriyle,
Çiğnendim!

Zanlı benim!
Faili oldum tüm senli hallerimin... Şimdi anlam vermeksizin akıttığım pınarlarım var...

Kan damlıyor parmak uçlarıma, fersizliğimden... An ve an ardımda çığlıklar yükseliyor.
Pişmanlık mı?

Sanmam...
Olmasını dilediğimin düşü bitti, olacaklar yaşanıyor...
Kabul ettim her halimi ben!
Halsizliğimi mesela...
Sensizliğimi...
Sonra hissizliğimi...
Dedim ya,
Katilim ben!

Seni sevmek

Ne kendime, ne sana anlatabiliyorum seni... Yüreğimin, düşüncelerimin ve hayatımın, zamanlardır uyuyakalmış yarılarıydın sen; bir gece, ifade edemediğim bir dokunuş sonrasında daldığım belki de en huzurlu uykumdan bambaşka kokan bir sabaha çoğalarak uyandığımda anladım. Seni sevmek, bir babayı, bir can yoldaşını, hayatının sonuna kadar yanında olacağını bildiğin bir dostu; ilgiye, şefkate ve sevgiye doymayan afacan bir çocuğu.. ama en çok da tutkulu, kıskanç ve yüreği sonsuz mavilere akan bir deli aşığı sevmek demekti. Seni sevmek iyisiyle-kötüsüyle hayatın ta kendisiydi sanki...


(Ne olur sanki, dizlerinde başım, Saçlarımda ellerin, Gözlerim gözlerinde, Sen anlatsan, ben dinlesem. Ne olur sanki, sabah geceye ışık yaksa. Yorulmasak, gülmekten ağlamaktan. Biz hep böyle vakitleri tutsak. Dem vursak, ağarana dek sabah. Ne olur sanki, Sen özlediğin annenden, Ben çocukluğumdaki dut ağacından, Soluklansak geçmişe. Dizelerle birbirimize, Ya da duyulmamış 8. notayla, Hasretimizi anlatsak. Ne olur sanki..

sadece ozledim

Geceleri uykumu bölmedin sen...Bu bir itiraftır.
Ben böldüm seninkini istemeden.
Ansızın uyandığımda, kendiliğimden.. Gözlerinden öptüm seni.
Bilerek değdirdim gözyaşlarımı yanaklarına.
Açtın gözlerini, göremedin beni.
O bomboş odada hissettiysen eğer,
Sakın yanlış anlama beni.... Kötü bir niyetim yok benim..
Sadece gözlerini özledim...
Şarkı söyledim bağıra bağıra... Duyup da sesimi katıl diye bana.
Nasıl kıydım bilmem uykusuzluğuna..
Ama kötü bir niyetim yoktu benim
Sadece sesini özledim.
Kalp atışlarını dinledim elimle...
Saçlarını sevdim... Öptüm ellerinden... Hatta biraz da silkeledim...
Ama kötü bir niyetim yoktu ki benim,
Sadece tenini özledim..
Bazı gecelerde konuştum kendi kendime..
Eskilerden söz ettim.. Soru sordum, cevap verdim.
Kızma ama seninle kavga da ettim...
Kötü bir niyetim yoktu ki benim
İnan ilgini.... Inan sevgini....
BiLKi AŞKINI ÇOKKK ÖZLEDiM...

Gelirsen sadece kendini getir bana

Gelirsen piril piril bakislarinla gelmelisin ve mutlulugu asmalisin sol
omzuna. Bakişlarina kan dökmemelisin, kinden, nefretten, her tür tuzaktan
arinarak çikmalisin yola. Hayati taşiyacak kadar yürekli olmali küçük
parmaklarin, avuçlarinin içiyse her dem islak olmali.

Gelirsen gözlerini getirmelisin, içlerinde bakmaya doyamayacagim umut dolu
gözbebeklerini de almalisin yanina. Bir ceylani bile kiskandiracak o nefis
yürüyüsünle gelmelisin bana. Yürek titreten gülüslerini de almalisin yanina
ve akmalisin yüregime daha ilk merhaba demek için hazirlik yaptigim anda.

Ardinda biraktigin sözcüklerin tümünü silerek hafizandan, o öpmeye
kiyamadigim dudaklarinla gelmelisin. Günesi getirmelisin gelirken,
karanliklarin üzerine çullanmaliyiz seninle ve içimize gömmeliyiz karanligi.
Hayatla basa çikabilecek kadar sert, en küçük kirilmada parçalanacak kadar
yumuşak bir yürekle gelmelisin bana gelirsen.

Minicik öykülerinle gelmelisin, bir kedi kadar sessiz, bir kaplan kadar
yirtici olmalisin yola çiktigin andan itibaren. Seni dinleme zevkini de
getirmelisin bana, dudaklarindan dökülen her sözcügü içmeliyim kana kana.

Feslegen kokulu saçlarinla gel gelirsen ve içinden topladigin çiçeklerini
ver bana. Yüreginden sessizce süzülen nehirlerini getir bana,
utangaçliklarini, sokulganliklarini, çilginliklarini da yanina yoldas
yaparak.

Ama neyse sen bana aldirma.

Unut yukarida istediklerimin tümünü..

"Gelirsen Sadece Kendini Getir Bana ."

Bir dokunusla butun benligimi savurdun

Bir Dokunuşla,Bütün "Ben"liğimi savurdum...!

İçimde gizliden gizliye sakladıklarım vardı ya hani..
Yüreğimde beslediğim,her şeyden koruduğum izler vardı ya hani..
işte ben tümünü sana vermeye geldim bu gece..
Sığabildiği kadarını bu geceye, arta kalanları gündüzlerine...

İnsanın rahatlıkla sığınabileceği kadar parlaktı bakışların..Alev alev yakıyordu gözlerin..Seni,gözlerine yandığım o gece sevdim işte..

Hiç korkmadan ve hiç kaçmadan dikilip karşına..Sana sarıldım..
Ve bütün benliğimide savurdum bir dokunuşla havaya..
.
.

Aşk...
Ne kadar "yok"sa herşey, o kadar olacaktı "aşk"..
Anlamadın..
Anlatamadım..
.
.

O sabah kara bir defter sayfası buldum yatağının kenarında..Boş yer kalmayacak şekilde karalanmış bir sayfa..Ve işte o an anladım..Senin yaşaman için boyamaya, karalamaya ihtiyacın vardı bir şeyleri..Ve bunun için de her seferinde yeni bir sayfaya..

Başlama ve bitiş noktalarından ibaretti hayatın...
Ve aralarda birkaç dağınık sayfa..

O sabah hiç pişman olmadan, ama çok acı çekerek..
Bütün kadınlara maletmeden, ama seni lanetleyerek ..
Hayatımdan seni, senin oyununla çıkardım işte..

"Ben değiştim.." dediğin gün elinde yine karakalemle bekliyordun.Sevinçle sarılmıştın boynuma..Sanki gerçekmiş kadar büyük bir hevesle..Değiştiğini sandın...Sandın..Ama yine yanıldın..

Sadece bu seferki sayfa o zamana kadar gördüklerinden daha büyüktü..
Sayfalar yanılttı seni, ben de..Çünkü artık bir silgi vardı elimde..
Yok ediyorum senin bıraktığın derin izleri..
Ve artık karalayamayacaksın eskisi gibi..

Korkma..
Meraklanma..
Şaşırma sakın..
Gidiyorum işte..
.
.

Ansızın uykulardan uyanmaların..
Gözlerini perdeleyen endişelerin..
Değişmeni AŞK sanıvermen..
Umutların ve insanları umutlandırmaların..
Bana dönmen ve beni sevme alışkanlığın..
Kapama gözlerini,bak..
Bitiyor işte hepsi..
Bir adım sonrası ayrılık..
Bir adım sonrası benden sonrası..

"Ben" de senden sonrası kalmadı..
Bu senin "Son"ran..
Bu senin "Son" olman..


Çünkü, gördün işte..Benim elimde silgi.. Seninse boş sayfaların yırtık..Ve kalemin bitmekte..

Buyuk asklar

LEYLA ILE MECNUN

Konusu bir Arap efsanesinden alınmıştır. "Beni Amir kabilesinden Kays ile Leyla daha okulda iken birbirlerini severler. Leyla"nin annesi bunu duyunca kızını okuldan alır. Sevgilisini göremez olan Kays yollara düşer. Mecnun diye anilmaya baslar. Kays"in babasi, Leyla"yi ailesinden esterse de vermezler. Kays çölde vahsi hayvanlar ve kuslarla arkadas olur. Kizi Ibni Selam adli birine verirler. Leyla kendisini bir perinin sevdigini, eğer evlenirlerse peri tarafindan öldürüleceklerini söyliyerek adami kandirir, onu kendinden uzak tutar. Mecnun"un inkisariyle Ibni Selam ölür. Mecnun bütün maddi varliklarla ilgisini kesmis, manevi bir askla kendinden geçmis halde yaşamaktadir. Çölde karşısına çikan Leyla"yi tanımaz. Leyla"nin kendi içinde oldugunu, onunla manevi alemde birlestigini, baska bir Leyla ile bulusmaya takati olmadigini bildirir. Leyla, döner bir müddet sonra kederinden ölür. Mecnun bunu ögrenince Leyla"nin mezarina kosar, ölmek ister, isteği tanrı tarafindan kabul olunarak orada düşüp ruhunu teslim eder.



FERHAT İLE ŞİRİN

Eski bir ask masalinin iki kahramani. Türk ve İran edebiyatinda çok işlenen bir konu. Ferhat ile Sirin birbirlerini çılgınca severler. Sirin soylu bir genç kiz, Ferhat halktan bir delikanli oldugu için, birbirlerine kavuşup mutluluga ulasamazlar. Sirin"in yakinlari Ferhat"a akla gelmedik zorluklar çıkartırlar. Demir yapılı bir daği delmesi gerektigi sartı da güçlükler arasindadir. Ferhat, zekasi, teknik bilgisi, bilek gücü,asktan aldigi kuvvetle dagi deler. Sirin"e kavusmak üzereyken, bu defa düsmanlari sevgilisinin öldügünü haber verirler. Ferhat, bu aci haber karsisinda; ünlü külüngünü basina indirerek intihar eder. Durumu ögrenen Sirin de sevgilisinin acısına tahammül edemeyerek ölür. Halk edebiyatimizda Ferhat, divan edebiyatimizda Hüsrev olarak geçen bu masal kahramaninin deldigi dağın adı "Bisutun Daglari"dir...ı



KEREM İLE ASLI

Anonim halk hikayesi. XII. Yüzyilda tesekkül ettigi yorumlanan, Kerem ile Asli hikayesi anonim halk hikayelerimizin karakteristik özelliklerini tasir. Hikaye kahramani Asik Kerem, Asli isimli bir Ermeni kizina asik olur. Onu kendisinden kaçiranlarin ardindan arkadasi Sofu ile saz çalarak, türkü söyleyerek diyar diyar dolasir. Büyük bir askin, ugrunda ne ölçüde fedakarlik yapilacak bir kuvvet oldugunu isaret eder. Zorlu macerasinin sonunda, Haleb"de Asli"ya kavusan Kerem tam onunla evlenecekken bir kesis büyüsüne kurban gider. Bir büyü ile tutusup yanar, kül olur. Bu külün kivilcimi ile saçlarindan tutusarak, ayni akibete ugrayan Asli ile ancak cennette bulusurlar...



ARZU İLE KANBER

Birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki gencin asklarini anlatan ve 17. yüzyilda ortaya çiktigi sanilan Türk halk öyküsü. Konusu söyledir: Bir kervan, yolda eskiya baskinina ugrar. Baskindan yalniz küçük bir erkek çocugu sag olarak kurtulur. Bir aile tarafindan evlatlik olarak alinan çocuga Kanber adi verilir. Bir süre sonra bu ailenin bir kiz çocugu olur, adini Arzu koyarlar. Iki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler. Bir süre sonra aralarında ilgi veyakınlık başlar. Kardeş olmadiklarını ögrenince de evlenmek isterler. Arzu"nun annesi bu evlilige karsi çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir. Ama adam kisa bir süre sonra ölür.Arzu ile kanber evlenmek için yeniden uığrasırlarsa da, anne engel olur. Asıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar. Kavusmanin heyecaniyla ikisi de bayilir. Sürekli olarak kızını izleyen kötü yürekli anne onlari gene ayırmak ister, ama gençlerin çevresi su ile kaplandigindan yanlarina ulasamaz. Az sonra iki sevgilinin gögüslerinden birer güvercin çikarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler



ASUMAN ILE ZEYCAN

Ayni elmadan yiyerek çocuk sahibi olan iki ana babanin biri kiz, biri erkek çocuklari arasindaki aski anlatan Türk halk öyküsü. Erzincan beyi Kaleli Bey ile kahyasi Dervis Ahmet"in çocuklari olmamaktadir. Bey ve kahyasi, kilik degistirerek geziye çikarlar. Bir yaylada karsilastiklari bir dervisin verdigi elmayi esleriyle birlikte yiyen babalar, çocuk sahibi olurlar. Beyin kizi, kahyanin oglu olmustur. Dervis, kizin adini Zeycan, oglanin adini da Asuman koyar, onlarin birbirleriyle besik kertmesi nisanli olduklarini, büyüdükleri zaman evlendirilmelerini söyler. Çocuklar büyüyünce birbirlerini severler, ancak Zeycan"in annesi, Kaleleli Bey"i etkileyerek iki gencin evlenmesini engeller. Asuman ve Zeycan, düslerinde bade içerek asiklik gücü kazanmislar, saz çalarak deyisler söylemeye baslamislardir. Asuman kilik degistirerek beyin huzuruna çikar ve ondan atismak için asik ister. Kaleli Bey, Asuman"in karsisina, asik olarak kendi kizini çikartir. Bu atismada kaybeden, kazananin kölesi olacaktir. Iki sevgili arasindaki sazli sözlü mücadeleyi Asuman kazanir. Ama Kaleli Bey, sözünde durmadigi gibi, Asuman"i da öldürtmek ister. Sevgilisinin yardimiyla kaçip kurtulan Asuman, Basra"ya gider, bir kahvede asiklik yapmaya baslar. Asiklikta gösterdigi basari, Basrali asiklarca kiskanildigi için bir kuyuya atilan Asuman"i, dügünde elinden bade içerek asik oldugu dervis kurtarir, Erzincan"a getirir.

yarali yürek

yaralı yürek

hani rüyanda görürsün sevdiğini, uzatırsın ellerini uzatırsın ,dokunmak istersin ,dokunamazsın,tekrar tekrar ama sonuç yok,rüya mı gerçek mi,kalbin sığmaz göğsüne çarpar çarpar,uyanırsın.rüyaymış dersin ama rüya değil ,hayat gerçek ,her sevilene ulaşmak mümkün değil,her sevdiğin senin değil,sevgi sahiplenmek değil ,ama sahipsiz sevgi benim değil......
unutturamaz seni hiçbir şey unutulsam da ben
her yerde sen her şeyde sen bilmemki nasıl söylesem...
(söyleyecek bişey yok aynı şeyler ,öyle mi)

Zamansiz

biz ki çok uzaklardan gelip cok uzaklara savrulan sevda yelleriydik
biz ki asi umutlar beslerdik yüreğimizde
hesapsızdı yüreğim pazarlıksız ve katıksız
şimdi başımı taştan taşa
yüreğimi soysuz sevdalara caldırıyorum
yoruldum ve yanıldım
ama inan türkü gözlüm bu ağrıyan yaraya
zamansız yakalandım...

merhaba ve elveda

Bazen herşey doruk noktasına ulaşır ve durursun.. Karşında birini farkedersin aniden. Düşünürsün. Hiç yolda olmayan biridir, bir anda kendini bulursun onun yolunda veya o seni bulmuştur senin yolunda. Bir ucunda sen bir ucunda o. Ortada buluşalım dersin ama ne yol vardır ne de hayatın doğruları o anda.
Fısıltı bir merhabayla başlar ve elvedayla biter..

Beni Gitti Biliyorsun Sen

Beni gitti biliyorsun sen...Yanılıyorsun oysa,sadece bittim ben...
Bittim evet, ama gitmedim.
...gidemedim...

Yüzde hesaplarına vurduğunda yarımdan fazlası sen olmuşken,
denklem hesaplarına daldığında seni çözülmeyecek denklemlere hapsedip,sonucunu ben yapmışken,
harflerin noktalarını seninle koyarken,
heceleri biz birleştirirken,
kolay mı sandın sen gitmeleri?

Gittim ben; haklısın...
Tüm harfleri ve sayıları sana bırakıp,
çıktım kapının eşiğine korkusuzca.

Yarınlarımı bıraktım sana,
yarımlarımı,
hatta belki çeyreklerimi bıraktım.

Ne kadar acıdır ki;
hayallerimi buruşturup atmanı seyrediyorum senden kilometrelerce uzakta.
Halbuki ne zorluklarla yeşertmiştim ben
o hayal,o hayat tomurcuklarını;bilemedin,bilem ezdin,bilemeyeceksin...

18 yaşın en taze ruhuyla,25 yaşın en kilitli dolaplarında,
kimseler bilmeden büyütüp tomurcuklanmalarına şahit olmuştum.
Sorgusuzca,sessizce paylaşıp seninle,teslim ettim ellerine beni...

''Pişman mısın ki?'' diye sorma bana,sadece gülerim..
Bir daha aynı beni bulacağımı bilsem,hiç düşünmeden gene özlerim seni..

Sadece acılarımı aldım çıkmadan önce sensizliğin yollarına..
Yaralanmalarımı...Zedelenmeler imi..Tükenmelerimi...
Hayatımızda ki ölümleri aldım,acı,ekşi kokan anılarımı...
Bilerek herşeyin en eskisini,en sevimsiz,en karanlık,en kasvet verenlerini seçtim giderken.
Sana ne mi bıraktım?
En yeşilini bıraktım renklerin,en yeni,en dokunulmamışlarını başlangıçların...

Beni senden sonsuza kadar alıp,seni canıma katıp gittim ben...

Seninle geçirdiğim bir tek saniyesine bile acımadığım,acımayacağım
ama bir daha asla benzerini bile yaşayamayacağım yıllarımı sırtlayıp gittim ben.

İçim acıyor..Ne gece biliyor,ne gündüz..'
'Derdin ne be yürek?'' demeye cesaretim yok,
Kulaklarımda titrek bir mumun gölgesi gibi,
sessiz sesinden çıkan sevgi sözcükleri...

Unutulmuyor...

Unutulamıyor...

Başı sonuyla karışmış devrik cümleler yazılı bir defter var hayatımda..
Ne silgi siliyor,ne kalem düzeltebiliyor yaşananları.
Ne kapanabiliyor,ne de yeni bir sayfası açılıyor.
Bir güç var karşı koymayı beceremediğim hala seni bana taşıyan...

Uyku girdi mi beynime,bakışın giriyor ya bedenime,
işte başlıyor kıyametin alametsiz sarsıntıları..

Dayanılmıyor..


.............................. ..........


Beni gitti biliyorsun sen...
Hep mutlu kal sen...

Seni sana yaziyorum.

Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya, başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde, kâğıdı, kalemi elime alıp, seninle dertleşmek, yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni özlemek geçiyor içimden. Sana yazmak. �Sana Seni Yazmak�.

Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları. sana ait yüreğimin derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak. ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri, tüm benliğimle sana yağmak istiyorum.

Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın, yarım kalan sevdamın eksik taraflarında. bomboş ve sessiz kaldırıkmlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına. bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücrâ köşelerine seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor. Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine. Yağsın, yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı. Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı.

İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış sine-i püryanıma, işten seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor. sen yoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. göz yaşlarımı efkârıma kattım bu gece. sevdamı, umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.

Bu gece yağmurla birlikte göz yaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara. süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. O, doya doya bakamadığım gözlerin, gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında, yetmez miydi? Bir bakışın bir ömre değmez miydi, ey!

İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime. yalnız ve bomboş odamda sen varsın hâlâ. Hâlâ sensizliğim duruyor yanıbaşımda.

Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara. Seni arıyorum, erimekteyim. karanlık geceye inat ay bu akşam gökyüzünde.

Ve gökyüzü, yüreğimde..

unut, varligimi unut

herşeyin olamadım affet,şimdi hiçbirşeyinmiyim.
artık yabancı benmiyim.
Bir zamanlar ellerini tutan ellerim değilmiydi,
ne çabuk unuttun gülen gözlerimi.
Şimdi ağlamaklı baksa da gözlerim,başka göz değmedi inan.

Hayatımda silinmez izlerin var.
Seni anıyorum her şarkıda,şiirde,resimde,denizde ,semada heryerde herşeyde heran anıyorum,
çınlıyor mu kulakların.

Özledim seni,inan hayat hiç çekilmiiyor sensiz.Geç olmadan dön gel,bıraktığın yerdeyim.

Bir kez bakayım sana,
sev demiyorum ama unutma.
Başka bir sevda düşmüşse yüreğine,gözlerin bir yabancı gibi bakarsa gözlerime,hiç bir şey sormadan hiçbir şey söylemeden ardıma dahi bakmadan çeker giderim.
Ama bilmeliyim vazgeçtiğini,görmeliyim gözlerini.
Hissetmeliyim bittiğini.

Görmen gerekmez,bitti mi diyorsun.Öyle olsun,hiç gelme.

Artık dön demiyorum sana.
Sevme demiyorum ama nefret etme.
Sadece unut varlığımı,unut..

yuregime sigmiyorsun

YÜREĞİME SIĞMIYORSUN

Her Bakışımda...

Gözlerine her bakışımda; gökyüzünün gülümseyen çehresine umut yüklü bulutlar çizebilmek için sepetinde denizler taşıyan mavi yürekli bir çocuk, yemyeşil nehirler serpiyor gözlerime...

Gökyüzüne her bakışımda; gözlerinin yemyeşil iklimlerinden yüreğime süzülen melekler, zümrütlerle bezenmiş kanatlarındaki elmas işlemeli sevda filizlerini ekiyorlar içime. Ve ben her sabah, daha da büyütebilmek için sevdamı, işte bu umutla kaldırıyorum başımı gökyüzüne...

Ellerine her bakışımda; denizlerin ufukları kucaklayan sinelerinden, sonsuzluğun ab-ı hayatına müştak masmavi umutlar getiren tebessüm sesli martılar konuyor ellerime...

Yüreğime her bakışımda; ellerine ömrümü sunduğum bir melek karşılıyor beni! Zarif kanatlarından sevda türküleri yayılıyor. Gözlerinden yedi veren güllerinin sıcaklığı süzülen bir minik kırlangıç olup götürüyor beni huzurun gizemli diyarına. Çoğalıyor umut!

Önce bulut gibi
Sonra yağmur
Gökyüzü gibi sonra
Gözlerin gibi!

Ellerin açelya, ellerin erguvan
Uzanır da ellerin
Mutluluklar filizlenir
Dokununca yüreğime...
Yüreğine her bakışımda; tarifi imkansız baharlar yeşeriyor içimde! Menekşe bakışlı kır çiçekleri sarıveriyor her yanımı! Küçücük yürekleri mutluluğun sinesinde neşelendirmek için çırpınan yemyeşil parklara, turuncu oyunlar serpen yıldızlar beliriyor göklerimde. O şirin gülüşünle bana hayat veriyorsun!

İnan ki Yar

YÜREĞİME SIĞMIYORSUN...

Adi oldu yanlizlik

Her geçen saniye kanayan bu yaramı daha da büyütecek, kanayan yaralarıma inat ben seni seveceğim… Gitsen bile sevgili. Sen benden gitmedin, halen yüreğimde yaşamaktasın anlatılmaz bir sevgi ile…

Ödediğim bedel sensizlik, yalnızlık, aşksızlık. ve dedim ya bugün dilimde bir şarkı var adı oldu yalnızlık..

Bugün yüreğim buruk
Bugün gözlerim donuk
Bir acı var içimde,kopkoyu kavruk
İşimiz zor yollar çetin
Ama aşklar büyük
Kim kime galip gelir, bilinmez sonu kayıp
Uzakta kaldı sanki ateşler
Her yer buz soğuk
Bugün dilimde var bir şarkı
Adı oldu YALNIZLIK..

Yalan

Tebessüm tutsak kalmış dudaklarımdan öteye inmiyor... Çöle düşen yüreğim parça parça sevda savururken, bir dokunuş kadar uzağımdaki kimbilir yine kimin düşün de!!! Gelme ve söz verme bir daha.."
Sevgin sevdiğini söylediğin gibi..
Yalan!..
Tüm doğru bildiklerim gibi..
Yalan!..
Oysa yeni bir umuttu sana haykırışım..
Sessiz bir çığlıktı içimde attığım..
Yeminlerim seni görünce tövbe etti..
Yüreğim seni görünce yeniden sevdi..
Bilmediği yalanı sende öğrendi

Sevgi

Aldatmak, aldatılmak mıdır ki aşk?Sabahlamak mıdır karanlık yalnız gecelerde? Yoksa deli gibi hasret çekmek midir o uzaktayken? Kim diyebilir acı çekmeden sevdiğini?
Aşk;acıyı hüzünle yoğurup mutluluk ve gözyaşlarıyla özlem çekerek yaşamaktır.Aşk yeri geldiğinde arakaya bakmadan çekip gitmektir. Kimi zaman da sıcacık kolların arasından yeni doğan güne uyanmaktır.Aşk;üşümektir bomboş odanda o yokken… Deli gibi sevip, her şeyi gözünü kırpmadan sadece onu istemektir. İki kişi arasındadır aşk;üçüncü kişi geldiğinde yok olmaktır. Kabullenmektir onsuzluğu; çekilmektir kabuğuna ve yaşarken ölmektir.
‘sevgi’ sözcüğü çok basittir,kendini yükseklerde görene! Hayat sevgiyi onlara sadece boş bir iş yada eğlence olarak tanımıştır çünkü… Sevginin ne demek olduğunu bilmeden adını kötüye kullanırlar.
Sevmek onun yokluğunu bile sevmektir. O yanında yokken deli gibi özleyip sadece onu beklemektir. Sevgi emek ister;yürek ister ve gerçeklik ister. Dürüstlük ister sevgi! Onun yolunu beklemek,saygı duymaktır sevgi.
Ben sevginin daha fazla şeyler de olabileceğini biliyorum ve benim sabahlara kadar kıvranarak beklediğim bir 'SEVGİ'm vardı.
Umarım sizinde onsuzken deliye döndüğünüz bir 'SEVGİ'niz olur...

Biliyorum

Doğru yerden başlayamadık biz...

Beraber yürüyebileceğimiz yolun başlangıç noktasını bulamadık. Ortasından daldık yola, bir anlık bir mutluluk, bütün bir yaşama yetebilecek bir umut yaşadık...

Ama hayat tek bir hamleyle bizi yolun farklı taraflarına atıverdi işte. Sona ulaşamadan; ellerimiz bomboş, dudaklarımızda çocukca bir gülümseme kalakaldık yolun kenarındaki çorak topraklarda. Oysa birbirimize yağmur olabilirdik biliyorum. Çok şey olabilirdik birbirimize; daha az yıkılmış olsaydık, yolun başını bulabilmiş olsaydık...

Şimdi yanımda olsaydın; dudaklarınla silerdin gözlerimdeki yıldızları, ellerinle ay olurdun geceme biliyorum...

Ellerimiz bir daha asla birleşmeyecek, buluşamayacak bir daha gözlerimiz, aynı buruk gülümseyişle aralanamayacak dudaklarımız. Belki de seni tekrar gördüğumde gözlerinde bana ait hiç bir iz kalmamış olacak. Parmakların tenimin tadını unutmuş ve ben de iyice içime gömmüş olacağım dokunuşunun sihrini…

Ayrı taraflarında olacağız yolun, dokunmak bizim gücümüzün dışında bir düş olacak. Engeller olacak aramızda; insanlardan, verilmiş sözlerden, anıların hoyratlığından oluşan engeller. Onları aşmak ya da aşmayı denemek bile acının adı olacak.

Biliyorum; birlikte pek çok şeyi aşabilirdik biz. Her şeye yeni bir yüz giydirip, sesleri müzikle bezeyebilirdik. Çünkü aramızda başka benlikler, kırık dökük başka aşklar olduğu halde dokunabilmiştik birbirimizin özüne yine de...

Bir gün geriye dönüp baktığımda tutunacak tek bir dal, dayanıp güç alabileceğim hiç bir anı göremesem de ellerinin sıcaklığı hala geziniyor olacak saçlarımda. Bir tek işte o dokunuşun büyüsü kaybolmayacak asla... Biliyorum…

Anlariz ki

Gençken de severiz elbette.

Aşık oluruz,tutuluruz birilerine. Ama gerçekten sevmeyi öğrenmek ciddi bir iştir ve zaman ister.

Olgunlaşmamız, hayatı, kendimizi ve karşı cinsi tanımak gerekir, ölesiye değil, adam gibi sevmek için.

Ve anlarız ki sevmek, sevileni olduğu gibi kabul etmek demektir.
*Anlarız ki, sevilenin sevdiği her şey bizim için de sevilesidir.
*Anlarız ki, sevdiğinizle kesin olarak dost da olmamız gerekirmiş.
*Anlarız ki, sevdiğimizin özgürlüğüne, yalnızlıklarına saygı göstermemiz gerekirmiş.
*Anlarız ki, sevdiğiniz insanın kişiliğine yönelik eleştirilerden kaçınmamız gerekirmiş.
*Anlarız ki, en kısa yoluymuş sevileni değiştirmeye kalkmak.
*Anlarız ki, sevdiğimiz de karşılıksız sevmemiz gerekirmiş .
*Anlarız ki, birbirimize içten gelen bir saygı duymamız gerekirmiş.
*Anlarız ki, en zor anlarımız da bile hep yanı başımız da olan insan sevilirmiş yürekten.
*Anlarız ki, birbirimize kendimizi olduğumuz gibi anlatmakla besleyip ,çoğaltabiliriz sevgimizi.
*Anlarız ki, tartışmalarımız her zaman aramızda ki sorunları çözmeye yönelik olmalıymış.
*Anlarız ki, anlamsız kıskançlıklarla sevgimizi boğmamalıymışız.
*Anlarız ki, hayatımıza sevgimize burunlarını sokanların o burunlarını kırıp ellerine vermeliymişiz.
*Anlarız ki, insan bağımlısı olmak değilmiş sevmek..

Ve anlarız ki, sevmeyi öğrenmek yıllarını alırmış insanın

seni seviyorum

SENİ SEVİYORUM !
Sadece kim olduğun değil, sen olduğun için ve seninle
beraberken kim olduğumu, benliğimi anladığım için.
SENİ SEVİYORUM !
Sadece kendine yaptıkların için değil,
bana kattığın güzellikler için.
SENİ SEVİYORUM !
İçimdeki çocuğu, saklı kalmış ben'i yeryüzüne
çıkardığın ve sana ihtiyacım olduğu her an tüm
duyarlılığınla yanı başımda olduğun için.
SENİ SEVİYORUM !
Elini kalbimin üzerinde hissettiğim zaman,
üzüntülerimi alıp, onların yerine şimdiye kadar
hiç kimsenin başaramadığı o sıcaklığı, o içtenlik
ışığını bana duyurmayı başardığın için.
SENİ SEVİYORUM !
Hayatımı kutsal bir sevgi tapınağına çevirdiğin
ve her günümü yaşam şenliğine, unutulmayan
şiirlere dönüştürdüğün için.
SENİ SEVİYORUM !
Çünkü, sen, şimdiye kadar hiç başaramadığım şeyleri,
kendimle dost ve barışık olmayı ve hiç bir zaman
tadamadığım kadar mutlu olmamı sağlıyorsun.
ve bütün bunları yalnızca sözlerinle, dokunuşunla
yada işaretle değil, kendin olmakla yapıyorsun.

Degisim

Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz.
Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...
En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.
Gözyaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...
Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz;
"Ölmek var, dönmek yok"tur.

* * *

Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını...
Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz:
"Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."
Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.
Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya.." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından...
Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz.
O, sevgisizliğinize yorar bunu... İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.
"Ya sev böyle ya da terket" diye gürler...

* * *

Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...
Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder.
Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...
"İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz.
İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz...

* * *

"Madem öyle..."nin çağı başlar ondan sonra...
Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmiştir".
Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz.
Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...
Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni... Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...
Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye...
Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla...
"Bana ne... kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...
Ama sonra... ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...
Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi...
Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye...
Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden...
Dönemezsiniz.
Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.

* * *

Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz...
Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...
Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.
Sürünür gidersiniz...

Bir sey var sende

BİR ŞEY VAR SENDE

Bir şey var sende bir şey, bulamıyorum. Beni nasıl bu hale getirdin, anlamıyorum. Yüzümde bir gülücük, içimde sonsuz enerji, güne keyifle başlayıp, keyifle bitiriyorum. Aşka küskün yüreğimde yeniden kelebekler uçuyor. Neredeyse yaz bitecek ama ben sanki baharı daha yeni yaşamaya başlıyorum.

Bir şey var sende adını koyamıyorum. Nereye baksam seni görüyorum. Kiminle konuşsam sen oluyorsun. Sen olunca, başka hiçbir şey umurumda olmuyor. Senin adını heceliyorum. Yanımdasın, değilsin fark etmiyor. Her anımda seni yaşıyorum.

Bir şey var sende, nedir bilemiyorum. Seninleyken bile seni özlüyorum. Yollarım hep sana çıkıyor, ben sana yürüyorum. En güzel çiçekleri toplayıp demet demet sana vermek istiyorum. Gök kubbenin en hoş sedası olup dünyaya sadece senin adını haykırmak, sadece sana duyduğum hayranlığı anlatmak istiyorum.

Bir şey var sende, bir türlü anlayamıyorum. Uçsuz bucaksız, masmavi bir deryasın sanki ve ben yüzlerce fırtınayla savaşmış geminin yorgun kaptanı gibi senin kıyılarına vuruyorum. Maviyi bir tek sana yakıştırıyorum. Sen mavi oluyorsun, ben sana bakarken kendimi kaybediyorum. Sessizlik dağılıyor, sesin kulaklarımdan yüreğime akıyor, bütün şarkıları sana armağan ediyorum.

Bir şey var sende, dilimin ucunda, söyleyemiyorum. Yalnız gecelerime inat, şimdi karanlığı milyonlarca yıldızla aydınlatıyorum. Her yıldız sensin, gecemin yıldızı, kalbimin yıldızı, sevdamın yıldızı, ömrümün yıldızı oluyorsun. Yoksan, kaldırıyorum başımı göğe, senden milyonlarcasını görüyorum. Her gece yıldızlarla sevişiyorum.

Bir şey var sende, soramıyorum. Seni kimse görmesin, kimse bilmesin istiyorum. "Bana kal, benim ol" diye adaklar adıyorum. Yalancı aşkları, tükenmiş sevdaları kendi tarihimin sayfalarına gömüp yeni bir defter açıyorum, bir tek seni yazıyorum. Yaz yaz bitmez öykülerin kahramanı oluyorsun, senin maceralarını anlatıyorum.

Bir şey var sende, tanımlayamasam da işte ben o şeyi arıyorum. Seni, nefes nefese gecelere, deli sevişmelere, sevdaya uyanan sabahlara, bitimsiz günlere davet ediyorum. Gel benimle, aşkın da, tutkunun da en koyusunu yaşayalım. Bir kalbi keşfetmenin hazzına yeniden varalım. Bir tende erimek neymiş, hatırlayalım. Menzilimiz olmadan, nereye varacağımızı sormadan, aşkın rehber olduğu bir yolculuğa çıkalım. Buradayım, yolun başında.... Bekliyorum..

uzun zaman olmus hayal kurmayali

Uzun zaman olmuş hayal kurmayalı...


Meğer ne kadar uzun olmuş hayal kurmayalı... Yine Seni Görmem Gerekiyor...



Önce ellerimi tut. Sonra senden başka kimseler bilmesin burada olduğumu. Ne cevap ver çalan telefonlara, ne de çalınan kapıları aç. Fark etmesin hiç kimse evde olduğumuzu. Koyu bir sessizlikte gizleyelim varlığımızı...

Sen bana çocukken gizlendiğin odalardan bahset. Kaçtığın sokak köşelerini, uzun uzun aranışlarını, bulunca içtenlikli sarılışlarını anlat. Bense gizlenmekten vazgeçmeyişlerimi...

Ben sana gidemediğim ülkelerden söz edeyim. Rüyalarımda tam kaçarken bacaklarımın tonlarca ağırlaştığını, adım atamadığımı, yakalandığımı, terlediğimi anlatayım. Sen bütün rüyalarımı hayra yor. Ellerini saçlarımın arasında gezdir. Gözlerimin üzerinde gezdir ellerini. Yaralarımın üzerinde gezdir, ellerin şifa olsun. Sen çocukken dizlerinde bir türlü geçmeyen, acı veren yaralarının nasıl iyileştiğini anlat. Ben görünmeyen yaralarımı anlatayım.

Benim için kaygılan, acı çek, tedirgin ol, gözlerin dolsun... Benim için telaş et, ağla. Ben sana pişmanlıklarımı anlatayım. Sen yargılamadan teselli et. Gözlerimi kaçırayım gözlerinden, utanayım. Ellerinle tut yüzümü, gözlerini gözlerimden bir an bile ayırma. Soluklarını hissedeyim yüzümde. Sesin dua olsun, yüzüme üfle. Ellerimi tut, senden başkası bilmesin burada olduğumu. Her kapı çalınışında tedirgin olayım. Başımı göğsüne yasla, eskiden kalma bir türküye sığınalım. Sen bana yol ol. Bütün tuzaklardan emin olayım. Sen bana sabah ol. Bütün karanlıklardan emin olayım. Sen bana tövbe ol...

Birbirleriyle beslenip hiç büyümeyen insanlarız belkide... İçimde Ağlıyorsun...
Şimdi , senin yokluğunda her şeyden nefret ediyorum.

Sana yalvarıyorum.. Ne olur, bir mucize yap, gel artık!!!! Gel ki, anlatabileyim sana sevgimi.. Gel ki dinsin bu acım...

Seni sensiz yaşıyor, bir dünya yaratıyorum kendime, sana bile söylemeden… Biraz Senden Biraz Benden...

...veee And içiyorum... Sen Gelmeden Ölmeyeceğim..!

Canini sevdigim

Canını Sevdiğim


Ben senin katıksız kahve rengindeki gözlerini sevmedim;
o gözlerle beni dinlemeni, bir bakışınla dizlerimin bağının çözülmesini sevdim.

Ben senin dudaklarını sevmedim;
o dudaklardan dökülen her hecenin hücrelerime kadar işlemesini sevdim.

Ben senin beni dinlemeni sevmedim;
ağzımdan tek kelime çıkmadan söyleyeceklerimi yüreğinde hissetmeni sevdim.

Ben senin ellerini sevmedim;
nereye gidersen git avuçlarında benim ellerimi de taşımanı sevdim.

Ben senin ayaklarını sevmedim;
her gidişin dönüşünde koşar adımlarla bana getirmesini sevdim.

Ben senin tenini sevmedim;
yokluğunun üşüttüğü hasret gecelerinde bana yaşattığı bir parça güneş mutluluğunu sevdim.

Ben her gece kollarında uyumayı da sevmedim;
kan ter içinde uykulardan uyanıp adını sayıklamayı sevdim. Ben gördüğüm her güzellikte bir parça senden bulmayı, kokladığım her çiçekte senin kokunu almayı, her şiirde seni okuyup; her şarkıda seni dinlemeyi sevdim. Aşkından kör olmuş gözlerimle sana bakmadan görebilmeyi, dokunmadan hissedebilmeyi, konuşmadan anlayabilmeyi sevdim.

Ben yalnızca bana geldiğin akşamları değil;
ben beklemeyi, özlemeyi, uzun ayrılıklar sonundaki vuslatın güzelliğini sevdim.

CaNıNı SeVDiGiM..

Bir gun icinden gittin

Bir gün içimden gittin, anladım. Nereye gittiğin değildi önemli olan... Kiminle gittiğin, hangi havayı soluduğun, hangi şehrin, hangi sokağında yürüdüğün önemli değildi. Sen içimden gitmiştin... İçimde ne varsa bana ait, seninle gitmişti.

Renklerim, ruhumdaki yaz, güneşim gitmişti. "Bana kalan,
Beni kalansız bölen bu şehir.
Ah! bu şehir, yalan şehir" demek isterdim; ama yalan olan sendin. Benim yarattığım, inanmak için yıllarımı harcadığım kocaman bir yalandın sen. Gerçek olduğunu gördüm. Sen gittin...

Aslında içimden giden sevgili değildi. Ben sadece, yalanıma inanmıştım. O, gerçekti... Aşk bitmişti. Düşünüyorum da acaba aşk, ruhumuzun derinliklerinde yaratılan koca bir yalan mı? Şiirde, müzikte ya da sözde, nerede aşk varsa orada bir de yalan yok mu? Aşk ve yalan, güzel ile çirkin, iyi ile kötü gibi birbirini besleyen, değiştiren ve dönüştüren; biri olmadan diğeri varolamayan ya da anlamsız kalan evrimin temel dinamiklerinden ikisi olabilir mi? Ya da aşk, yalana sesdeş mi? "Seni seviyorum" derken, aslında içimizde yarattığımız en güzel yalana övgüler mi düzüyor, kendimize olan hayranlığımızı mı dile getiriyoruz?

"Bir gün içimden gittin, anladım." Aşk, uydurduğumuz en güzel yalan! Ve aşk, yalan varsa aşktı. İnsanın doğasında var. Doğrular ne kadar da az cezbeder bizi. Yasaklı ya da yanlış ne varsa, yaptıklarımız hanesine yazmak isteriz. Durduralamaz bir dürtüdür bu. Yalanı bazen istem dışı kullanırız. Söyleyen biz değilizdir ama, söyleten ta kendimizdir.

İçimizdeki yasaklı kimliktir O: Mülkiyet duygusu ve egosu olağanüstü gelişmiş; ihtiraslı, doyumsuz ve aşka her zaman hazır. Pembedir, mavidir ve daha çok kırmızı. Cıvıl cıvıldır, yerinde duramaz. Yaz gibidir: Islak ve sıcak. Zaafları vardır, yasak ve güzel olan herşeye. O cennetteki en güzel meyveyi tadan, ilk ihaneti gerçekleştirendir. Kısacası O, yaşayan tarafımızdır. En güzel anılarımız, en heyecanlı anlarımızdır...

Bir gün içimden gittin, anladım. Nereye ve neden gittiğin değildi önemli olan... Kiminle gittiğin, hangi havayı soluduğun, hangi şehrin, hangi sokağında yürüdüğün önemli değildi. Sen içimden gitmiştin... İçimde ne varsa bana ait, seninle gitmişti.

Renklerim, ruhumdaki yaz, güneşim gitmişti.

Kabul Et Kalbim Biz Ayrildik

İçimde bir şeyler kopuyor, paramparça oluyorum. Aynı parçalar yeniden kopup bir daha
parçalanıyor, sonu yokmuş gibi, garip bir yap-boz oyunu bu...
Gitti giden dönmeyecek,
Kabul et kalbim
Asla seni sevmeyecek,
Hayat ne zalim...
Bağırmak istiyorum, haykırmak istiyorum ama kelimeler boğazıma düğümleniyor ve
susuyorum... Susup sabrediyorum ve üstelik korkum daha da büyüyor... Aslında
ummadığım bir yerde, ummadığım bir anda patlamaktan korkuyorum... Düşünüyorum da; sayılarını hatırlamadığım kadar çok olan "keşke"lerime bir yenisini daha eklemekten
ve geri dönüşü olmayan bir yola girmekten korkuyorum aslında...
O yanmadı senin kadar
Feryat etsen neye yarar
Ya sen dur sonsuza kadar ya kabul et...
Kabul et kalbim, kabul et kalbim...
Ah kalbim biz ayrıldık...
Diğer yandan da; hayat kısa, bağır çağır, boşalt içini diyorum kendi kendime. Sonra
da bu kısacık hayatı daha da çekilmez hale getirebileceğimi düşünüyorum. Çelişkiye
düşüp yine susuyorum. Kendi içime haykırmaya devam ediyorum kimsenin duymadığından
emin bir halde.
Gözyaşlarımı içime akıtıyorum ve biliyorum ki kimse görmüyor, göremiyor... Ve
"Sessiz Çığlığıma" ses vereceğin "o" günü bekliyorum...

Ayrilin Ayrilabilirseniz..

İlk önce kalbiniz duracak o ayrılma kararını verdiğiniz andan itibaren yaşamak istemeyeceksiniz. Fakat onu düşündüğünüz için istemeyerek de olsa vazgeçeceksiniz. Daha sonra onunla ilgili düşler görüp rüyada onun adını sayıklayarak kan ter içinde uyanacaksınız. Sonra onunla gittiğiniz yerlere gidip gökyüzü yağmurları gibi ağlayacaksınız. Ve daha sonra her hafta sonu buluştuğunuz yere gidip belki gelir ümidi ile bekleyeceksiniz.

Ve gelmeyeceğini bile bile ordan ayrılmak istemeyeceksiniz. Sonra yolda yürürken sanki yanınızda o varmış gibi yoldaki insanlar size bakarken ona bakıyormuşlar gibi hissedeceksiniz. Ama öyle olmadığını anlayınca da halinize isyan edeceksiniz. Sonra evde onu düşünürken (ki hiç aklınızdan gitmeyecek) bir kulağınız telefonda bir gözünüz de ekranda olacak hani belki arar ümidi ile zerre pişmanlık duymadan bekleyeceksiniz. Her telefon çalışında ahizeyi onun adını söyleyerek açıp o olmayınca pişmanlık dolu bir ses tonu ile kapatacaksınız. Ve her akşam onun adından oluşan binlerce şiir yazıp şarkı söyleyeceksiniz. Ve sonra onu her gece Ay'a anlatıp barışmanız için dua edeceksiniz. Çok daha sonra onunla beraber dinlediğiniz parçayı nerde duyarsanız duyun o anda her şeyi erteleyişleriniz olacak. Ama her şeyi erteleyeceksiniz. Her şarkınız çaldığında onu düşünmeden edemeyip size geri gelmesi için saatlerce yalvaracaksınız. Ve sonra siz siz olmaktan çıkıp hiç bir şey olamayacaksınız.

Onsuz hiç bir işe yaramadığınızın farkına varacaksınız. Daha sonra benliğinizi kaybedeceksiniz yürümeye başlayacaksınız ayaklarınız nereye götürürse götürsün hiç bir şey umurunuzda olmayacak. Size tuhaf tuhaf bakan insanlara sizde bakacaksınız. Ve sonunda ÖLÜMÜ isteyeceksiniz ama ONSUZ olmadığını anlayacaksınız......

İşte böyle.....

Bunlara rağmen ayrılma kararınızdan vazgeçmediyseniz katlanın bunca acıya katlanabilirseniz tabii...

Gidisim Yurekten Degil,Zorunluluktan..

Gidisim yurekten degil,zorunluluktan..



Gidiyormusun diye sorma bana,gonderen sensin..

Ne terk etmeyi istedim seni nede daha yasamadigimiz bu aski topraga gommeyi..

Senin kadar ofkeliyim bende,senin kadar endiseli..

Bir dokunusunla bin kenti yakacak gucu verirdin bana ama inandiramadim seni..

Sen sorgularken beni kafanda,ben gozlerinin icine bakiyordum kuskuyla..

Birtek sozun baglardi beni sana,oysa sen hep susmanin koynunda..

Askin icine girdimi birkez kusku,teslim alir bedenleride..

Sutten cikmis ak kasik degildim ama yalani sokmadim iki kisilik dunyamiza..

O dunyaki bazen minicik bir odada,bazen kentin ortasinda sekillendi..

Nasilda guzeldi...

Zaten varsin diye hersey guzeldi ama inandiramadim..

Ahh bu sorular,yasamak varken sevdayi delice,niye bogariz sorularla..??

Ben ask dedikce sen dur dedin,ben seninleyim dedikce sen hayir dedin..

Zaten az konusan sen,olumsuz ne varsa bulup cikardin ortaya,bense hic birsey diyemedim..

Nekadar zarar vermisim sana meger,nasil degistirmisim seni,oysa hic boyle dusunmemistim..

Kimseye zarar vermek istemem ben,kimseyi oldugundan farkli bi hale getirmek istemem,

ama oyle oldu iste..

Demekki gitmenin zamani simdi..

Cocukluguna siginir atlatirsin bu aciyi,ne sevismelerimiz kalir aklinda nede sevda sozlerimiz..

Rahat degilim diyordunya rahat ol artik,guluslerini saklaman icin bir neden kalmadi,

tedirginliginin sebebide kalkti ortadan..

Biliyormusun birtanem gidisim yurekten degil zorunluluktan..

Sanmaki bu toy sevdayi baska kimliklere tasirim,

sanmaki benden sakladigin gulusleri yalanci yuzlerde ararim,senide gotururum yuregimde,herzaman yoklugunu tasirim..

Bulup bulup kaybettim seni bebegim,

ne yazikki toz duman edemedim kuskularini,

ne yazikki kalamadin bana..

opucugumun kokusu kalacak kapinin esiginde,kokladikca bizi bir yanlisa mahkum ettigini anliyacaksin..!!!

Soylenmemis son sozumsun

Bir gün bir sevda çalar kapınızı...
Şaşırırsınız, beklemiyorsunuzdur...
Bu güne kadar gelen sevgilere hep misafir olarak bakmışsınızdır...
Ancak, bu sevgi aşktan öte olarak yerini alır gözlerinizden kalbinize!!!


İkilemlere düşersiniz...

Kıskançlık nedir bilmezken farkına varmadan öğrenirsiniz!!!

Kaprisle işim olmaz derken yaptığınız kaprislere hoşgörü beklersiniz!!!

Bireysel yaşamın gerekliliği üzerine ahkam keserken birdenbire
gönüllü bir tutsak olma yolunda ilerlediğinizi anlarsınız!!!

Gün çabucak geçsin diye beklerken, (24) saate ilave saatler istersiniz!!!

Adrenalin derken, acıyı tatarsınız!!!

Gülmekten bahsederken, göz yaşlarınızı hazır ol komutu ile bekler bulursunuz!!!

Yaşantımdan fedakarlık mı saçmalamayın diyen siz,

kişiliğinizle ilgili fedakarlıklara kalkışırsınız!!!!

Sevdanın yerel ağ şebekesinden yayılıp,tüm benliğinizi sardığını fark ettiğinizde işte
AŞK ' la tanışmakla kalmayıp onu içinize aldığınızı anlarsınız...

Sözcükler, cümleler,

paragraf yada makaleler yetmez içinizi kavuran aşkınızı anlatmaya....

Her ifadenin yetersiz kaldığını hissedersiniz...

Her cümlede çırpınırsınız....

Yeter dersiniz, bir kelime yada bir cümle bulmalıyım; ona olan sevdamı anlatmalıyım...

Uykunun esaretinden kurtulduğunuz bir anda iki kelime gelir aklınıza!!!

"SÖYLENMEMİŞ SÖZÜMSÜN"

Mutlulukla ışıldar gözleriniz....

Sonra bir anını beklersiniz sevdiğinize söylemek için....

Yüreğinizden sesinize canhıraş dökülür;

"söylenmemiş sözümsün"

Sevilenin gözleri mutlulukla parıldar....

Gözünüze bakar;

"Söylenmemiş son sözümsün" demeni isterdim, der....

Bencilliğine aldırmazsınız, gülümsersiniz....

"SÖYLENMEMİŞ SON SÖZÜMSÜN" , dersiniz.....

Söylenmemiş son sözümsün....

Yanımda olsan yada olmasan fark etmez

O gece söylediğim gibi;

"Söylenmemiş sözümsün"

O gece söylediğin gibi;

"Söylenmemiş son sözümsün"

Ondeki ayriligi takipet kaptan

Hayatın nefesleri tıkadığı, hüzünleri damlalara bulayıp
gönül hanelerine yağdırdığı anlardayım..
Ayrılığın buram, buram içime işlediği, eksikliğinin yükünü kaldıramayan yüreğimle,
ayrılıkların ve sevdaların başşehri vurgundayım..
Sağım olmazlar, solum sen... İçimde derin pişmanlıklar...
Her günün, her saniyenin dayanılmaz azabı delip geçerken yüreğimin ceplerini,
bir iç intiharın kanattıklarıyla çaresizliklerdeyim...
Senden arta kalanları topladım... Götüreceklerim hazırda...
Bir veda cümlesi kurabilmek adına bütün iç çekişlerim...
Dilim, lâl...
Çığlıklarım karabasan korkularında, sessiz...

Söylenecek her veda vurgusu bir vurgun...
Dilime dolanan her söz bir kurşun.. bir kurşunla vurulan iki kişi...
Vaktim bol, kapı arası cümlelerimi tüketip,
yaşanmışlıkları da asarak suratıma yol almalıyım...
İçimde senden çaldıklarım, geride beni bırakarak...
Ayaklarıma dolanan sevdaları da görmezlikten gelmeliyim...

Geçmişin azaplarını, her günü işgal eden,
her anı dayanılmaz atfeden sevgi ve hasret yığınlarını
atıp omuzlarımdan, yitmeliyim yine...
Beklemenin dayanılmaz heyecanının yanına eklediğim
vicdan azaplarını da alıp gitmeliyim...
Hayat kayıp giderken avuçlarımdan,
usumda sana dair yaşanmışlıklar kalsın diliyorum...
Ve dahi gönlümde..

Hüzünlerim sana doğru...
Gözlerimin pimini çek, yağsın her yanıma hatıralar...
Bir iyi dilek daha tut hakkımda...
Seni terk etmişliğimde ihtiyacım olacak dualarına..



Susma!..
Saniyelerin yıllara özendiği anlar yaşıyoruz, hüzünlerin yaşanmışlıkları katlettiği...

Susma!..
Bağır hadi, haykır haksızlığımı!
Hatta vur bitsin dilimin sevgi sancıları...

Yeter ki susma!..
Susuşun, vurgunum olur...

adi yok bu duygunun

Şu an parmaklarım sadece seni yazmak istiyor… Kalbimin seni istediği gibi..
Seni yazmak ne kadar güzelse..bir o kadar da zor…Bir bilsen bu aralar ne kadar uzaksın bana..
Sana daha yakın olmak için ..Durmadan seni hayal ediyorum.. Seni..!!

Hayaller kuruyorum seninle ilgili..Hani olsaya diyorum;..
Her sabah senin kokunla açsam gözlerimi güne.. ve her sabah sana dokunsam gözlerim kapalıyken henüz… Tüm gece sıcaklığında dalsam uykuya, ve bütün gün seni görmenin heyecanıyla beklesem akşamı...
Gecelerden korkuyorum şimdi sensiz geçtikleri için..
O gün gelse…her geceyi öyle basarim ki bağrıma sen gibi!..…Ama.. ama sen yoksun …

Şu an çok güzel bir aşk şarkısı çalıyor.. Aynı şarkıyı defalarda baştan baştan dinliyorum, öyle bir an geliyorki huzuru hissediyorum ve duruyorum onu sadece hissediyorum… bir an içindeyim sanıyorum ama aslında baktığım bir resim bu… Şarkı hala çalmaya devam ediyor kim bilir belki onuncu kere dinliyorum ve hala hissetmeye devam ediyorum. …İçine girmek istiyorum bu güzel şarkının bir notası olmak istiyorum... Gücümün yetmediği şeyleri istiyorum bir notanın içinde erimek, duyulmak, sevilmek, dinlenmek sonrada tekrar çalınıncaya dek susmak kaybolmak istiyorum...

Şarkı hala çalıyor ve ben orda olamıyorum içine giremiyorum ruhum notalarında eriyip yok olmuyor. Sadece dünyadan kopuyorum bir kaç saniyeliğine..Sonra gerçeğe dönüyorum..

Senin için varolduğunu bildiğin, senin için nefes aldığının farkında olduğun bir yürekten zorunlu olarak ayrı kalmak ne zor…
Çok uzakta bir sen görürüm hayalimde, koşarım kavuşmak, koklamak, sarılmak için sana; Sonra uyanırım..her tarafım uçurum..Sanki bir adım atsam sensizlikte yok olup gidecekmişim gibi.. İşte o an ölürüm..Gözlerimden bir damla sen düşer, ağlamaklı olurum. Gecenin karanlığı korkutur, göz yaşlarım boğar beni.

İnan ki bir fısıltı gibisin karanlıkta kulaklarımda çınlayan, ruhumu, duygularımı okşayan ve kanımda damla damla akan.
Seni bekliyorum her güneş ışığında ve her gün doğuşunda.
Her kızıllığında akşamın, içime bir ok giriyor tüm bedenimi tarıyor sanki... İçim kanlanıyor, akışı yavaşlıyor…
Her akşam ümidimi kendime gömüp tutuyorum evin yolunu... O yalnız yatak, sensiz sesler ve boş içim. Sen olmadığından mı bu yabanilik diyorum bazen... Öyle evet... Senin olduğunu anımsıyorum..
Gülümserdim ben... Gülerdi yüzüm, gözlerim. Sana bakmak, bakmasam da seni hissetmek yeterdi bana… Yine hissediyorum ben seni ama ellerim havada... Boşluğu tutuyorum… Boslukta geziyor gozlerim…Ey adına ömrümü adadığım nerdesin?. Gelsen…Çok şey de istemiyorum aslında sadece son bir kez gelsen..Yumaşacık teninle sarsan beni..derin derin çeksem kokunu son bir kez içime..Çekeyim ki; bir daha gitsen de kokun kalsın üzerimde…
Bilirsin ben en çok geceleri paylaşırım sevgimi seninle... Gözyüzündeki bir yıldıza bakacağım bu gece ve bu bizim yıldızımız deyip gülümseyeceğim gecenin karanlığında.. Yüreğimi yüreğine katmış koşuyorum yine sana...Savunmasız, sakınmasız, sınırsız sevgimi haykırıyorum sana... Evet..Seni hala..ama hala Çok Seviyorum..

Belkide caresizce gozlerinde bitmek vardi

"Mazimde gördüklerim çocuksu bir heyecan,yalancı bir oyalama..
Düşkün kaldığımda yanında,belirsiz suskunlukları kıramıyorum uzun süre.."

Biçare çırpınışlarımı sıralayışım...
Her sözüne bir anlam kazandırma telaşım...
Baş ağrısına dönüşen hayallerin..
.
.

"Gözlerine bakmak yada elini tutmak imkansızdı sanki...
Bir tebesümünle bile enkaz olan yüreğim,yerinden çıkıp sana gitmek istiyor.."

Bir çift göz için uykusuzluğa teslim oluşum..
Bir de seni seviyorum diyişim.…

"Düşünmesi bile yırtarken bedenimi,ağzımdan çıkmasına izin vermiyor bilinmez bir güç "seni seviyorum" değişimi..Dudaklarıma söz geçiremiyorum.."

Söyle diyorum..
Haykır diyorum..
Bağır diyorum..
.
.


Zamansız gel-gitleri sıraladım bir bir..
Yoksa suçmuydu hisettiklerim..
Sevda suçlusu olmak diye bir şey varmıydı?
Boşunamı öldürmüştüm içimdeki hüsranları…?

"Düşüncelerimi dizginleyemezken,boşluğumda unutulmaya yüz tutmuş kelimelerimin,bir beyaz kağıtta gün ışığına çıkmasıda varmış kaderde.."

Delicesine yazmak seni...
Bir gülün seninle anlam kazanması...
Sözcüklere yıldız doğması beraberinde…
Böylesine işlerken seni geleceğime..
Bütün sonlara hazırlanan yüreğimi,karşına çıkarmak kalmıştı geriye..
.
.

"Cevapsız soruların tüm cevapları saklı yüreğine bir umut ışığı serpmek..
Ve çaresizce gözlerinde bitmek..."


Bilmem sonrasında ne olurdu?

Korkudan ağdınlığa uzanırdım belki..
Belki gecelerim sabahla sarılırdı birbirine..
Belkide çekip giderken yüzüme bile bakmadan..
İçimdeki "seni" öldürmek için katiller tutardım...


Belki de...

Neyse...

Yuregimi hic haketmedin

Biraz dikkatli baksaydın gülen gözlerimdeki , ağlayan ben'i görebilirdin. Ya da gerçekten sevseydin beni kalbimin çığlıklarını susturabilirdin. Ben senken sen ben olamadın. Izdırabımın sebebi oldu sevgim.
Tükendim
tükettim
hıncımı almak için tekmeler attım sevgiye
kendime
yüreğime ..

Birçok kez hazırladım kalbimi seni unutmak için
ne yaptıysam olmadı
Boyun eğdim varlığınla yaşamaya
Artık özlemiyorum
Dilim söylüyor ama hissetmiyorum. Sevgiyi kandırarak ve gizlenerek yaşıyorum. Daha fazlasını kaldıramayacak kadar yorgunum yada bahaneler buluyorum.

İçim acıyor
Gücüm yetene kadar dayanıyorum. Daha dayanabilirmiyim bilmiyorum. Zaman sığındım kurtuluşum için
yaralanan kalbimi sarmak
biraz olsun hayata bağlanmak
kaybettiğim kendimi bulmak için

Sen benden gittin
ardında bıraktığın beni düşünmeden gittin

Belki yıkıldım
sevgiye güvenimi kaybettim
ama
yürekten sevdim
Şunu bilki terkedenim sen yüreğimi hiç haketmedin...

Saril Ona

SARIL ONA!..

Bunca yıl yaşamışsın, hayattan payına düşeni almışsın;

Dönen bu çarkların arasındaki görevini yerine getirmeye çalışmışsın;

Mutlaka sevmişsin, sevilmişsin;

Dostların arkadaşların vardır;

Hatta seviyorum sandığın bir sevgilin vardır;

Belki bankada dünyayı satın alacak kadar yüklü bir hesabın,

Belki de cebinde sadece nefes alacak kadar yeterli bir paran vardır;

Fakat zaman zaman sorarsın kendine "böyle mi olmalıydı?" diye;

Öyle anların olur ki niçin yaşadığını bilmezsin!

Her şey anlamsız gelir!

Yüksek dağlara tepelere çıkıp haykırmak istersin!

Belki duyurabilirsin sesini birilerine;

Ne çare?

Deli diyecek en yakın dostların bile!

Ve

Neden, niçin, nereye kaçacağını bilmediğin için, o diyarları terkedemezsin!

"Çok şükür yaşıyorum" dersin!

Hayatın sana sunduğunu kabul edersin!

Lakin beyninin en kuytu köşelerinde hep bir soru işareti olmuştur!

Yüreğinin en derin yerinde hep bir ateş yanmıştır!

Bir yanın hep eksik kalmıştır!

-

Yanılıyor muyum?

-

Bazen bir sahilde dalgalarla konuşursun ve farkında olmadan öfkeyle denize taş atarsın sanki yılların içinde biriktirdiğini boşaltır gibi;

Bazen de pencerene konan bir güvercinle dertleşirsin;

Sonra bir gün gelir sanki masallardaki gibi, sanki filmlerdeki gibi aniden bir peri tarafından büyülenirsin!

Bir asır çözemediğin, harflerini birleştiremediğin bulmacayı çözersin!

Hayatın bir sır perdesi gibi bir anda açılır!

Niçin gülerken ağladığını,

Yüreğini sıkıştıran o ağır taşın nereden geldiğini,

En mutlu anlarında bile neden kalbinin hiç çarpmadığını,

Çevrende yüzlerce insan varken neden senin kendi içinde yalnız olduğunu,

Yıldızların parlaklığının niçin gözlerini kamaştırmadığını,

Güneşin niçin seni ısıtmadığını anlarsın!

Birden hiç ağlamadığın kadar ağlarsın!

Belki de kabullenmek istemezsin yıllarının bir odun parçası gibi çağlayana atıldığını;

Hayat çeşmesinden içiyorum sandığın suyun hazan çeşmesinden aktığını görürsün!

Bunca yıl alıp verdiğin nefeslerin boşa olduğunu ve aslında yaşamadığını anlarsın!

Eksik kalan bir yanın var ya?

İşte "O" eksiktir!

Her şeyin olmuştur belki!

Ama "O" yoktur!

Belki benimde her şeyim oldu ama "SEN" yoktun!

Uyandım bu bitmez uykudan!

Anladım "SEN" yoksun!

Biliyorum "SEN" eksiksin!

Yaşamaya değer "SEN"...

Uğrunda ölümü göze alabileceğim "SEN"...

Saçının bir teline tüm günahları hiçe sayabileceğim "SEN"...

Bir bakışına bütün yasakları ezip geçebileceğim "SEN"...

-

İnsan herkesi, her şeyi sevebilir! Güzel bir kalbi seversin, bir çiçeği seversin, baharı, güneşi, yıldızları, çocukları seversin... Hatta çok seversin;

Ama... "AŞK" var ya dostum?

"AŞK" başkadır...

Eğer yüreğindeki boşluğun "AŞK" olduğuna inanıyorsan?

Ve

Bulduysan "O" insanı "O" aşkı!

Kafandaki sorunun cevabı "O" kişi ise?

Kaçırma "ONU" sonra çok geç olabilir!

Ne kadar yaşayabileceğini biliyor musun?

Sarıl "ONA"... Son nefesin gibi!..

Oldurecektim ben seni

*Öldürecektim seni ben de ;kendimde o gücü bulabilseydim eğer...
Sindiremeyecektim senden kalanları benden uzak mezarlara koymaya!!Diyar
diyar dolaşıp yine içime gömecektim seni en sonunda...
"Ben demiştim" diyenlere, üzüntümü belli etmemek için kuşandığım, mekanik
tebessümlerimin ardındaki yaşlarla sulayacaktım taze mezar toprağına ektiğim
çiçekleri...
Ama ben seni içimde öldürmeye kıyamadım....


Başarabilseydim incitecektim seni,incinmişliğimin verdiği cahil cesaretle..
Ne var ne yok sayıp dökecektim karşına geçip..
Kendimi hayrete düşürürcesine birer tokat gibi vuracaktım hiç kullanmadığım
o ağır lafları..
Kıracaktım seni bin bir parçaya ayırana kadar..
Duvardan duvara fırlatacaktım sevgi diye önüme sunduğun hastalıklı
duygularını.....
Ama ben seni incitmeye de kıyamadım....


Elimden gelseydi unutacaktım seni..
Gözlerimden silecektim hayalini ve dilimden adını.
Duman duman atacaktım seni bu şehirdeki tüm bacalardan;ama soluduğum havaya
karışıp yine dolacaktın ciğerlerime.
Onlarca damla döküp göz pınarlarımdan akıtacaktım seni sevgimin atığı
diye;ama ıslaklığın kalacaktı elmacık kemiklerimde..
Bu kez de tenimin tuzuna karışacaktın.."Sözümü tutacağım ,adını
anmayacağım"nağmelerini dinleyip neyi unutacağımı unutacaktım seni unutayım
derken..
Zaten ben seni unutmaya da kıyamadım......


Ne kadar çabuk geldi ayrılık...Oysa daha yeni başlamıştık birbirimize ayak
uydurmaya,daha doğrusu ayak uyduramamaya..Nedensizliklerin iç çekişlerini
dinlerken vedalar bozdu suskunluğumuzu..Bana mıydı kızgınlığın yoksa kendine
mi anlamadım...Kaçar gibi veda ettin...
Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!


Öldürecektim seni..
incitecektim seni..
unutacaktım seni... ama lanet olsun!!! kı-ya-ma-dım.


Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!*

Hasret Olmasin Yureginde

Yüreğimin duvarları arasında kefenledim düşlerimi.

artık paylaşacak birşey kalmadığını bilmek o kadar acıttı ki beni. belki de bu yüzden keyifsiz kelimelerim.

belki de bu yüzden ilk defa mektup yazıyorum.
sahiplen...

beni anlamak zordu, çözemedim kendimi.
çözsem, sana kalmayacaktı anlamsızlıklar. beklediğim ne idi? bu bile yanıtsız bir soruydu sanırım...

hicran düşüyor geceye denizin karasından.
denize en çok ben kara kattım.
sense kül...
neyse, karıştırmayalım karayı külü...

kalmıyor birşey arkamda ben giderken. senden aldıklarım olsaydı da onları bıraksaydım sana. kurumuş papatyalardan, kokusu hala saklı bir taç yapsaydın da bana, zarfın içine onu da koysaydım. ama yok, yok işte...

sakladım seni içimde.

senden izin almadım ama aldım seni ve gidiyorum.

bir de gölgeler geliyor peşim sıra. hangisi aslım o da yanıtsız... ben, ben galiba dayanamıyorum artık... yok, bu öyle her zamankinden değil.

keyifsiz bir gecede, söyleneekleri söylemeleri beceremeyip, ardımdan dualar okunarak gidiyorum...

gel de toprak at üzerime...

yorgunsan ve kolun ağrıyorsa eğer, bana yaşamak için bir neden söyle..

ben giderken çaresiz, hasret olmasın yüreğinDe...

Ben icimdeki seni sevdim

seni cok sevdim..sen bunu hiç anlamasan bilee.. senınle konustuğumogunlerı okadar cok ozluyorumkii.sen benım içimdeki bir parcamsın ..belkıde kımse bana ınanmadı senı gormeden senı hıssetmeden nasıl sevdım dıyeee...internettekı asklar belkıde onlara gore yalan sana gorede boylemıydı acaba...ben senın tanıdığım iyi yüreğini sevdim..herzaman sen ii ol diye herseyı yapmayı calıstım acaba burdamı yanlıs yaptım..sevmek sucmu ASKERIM ne olur soyle bana..bana yakın olduğun askım dıye hıtab ettığın gunlerı okadar ozluyorumkı hatırlarmısın hayallerımız vardı.yeterkı hep biz olalım ısterdık..ya sımdı sorumyarum sana nerde o sozlerın hepsi yalanmıydı..sende benı ozluyormusun acaba
yalnızken ben senın için değerliydim ya simdi?
senı okadar özlüyorumkı bunu sana anlatamam benı seveceğini bilsem herseyı yapardım.butun fedakarlıkları cunku askerım benı senı yürelten sevdım..senı gormesemde sesını duymasamda sen hep kalbımde yasadın..senı her özledğimide dedığın o ıkı kelıme aklıma gelıyorve kahroluyorum..ya ne olur cvp ver bana ben ne yaptımkı o lafı hakketım..tek sucum sevmek ve yakın davranmaktı ama bunu sende ıstedın..benım gururumu cok kırdın..bılıyormusn senı her ozledığımde buyunzden kırgınlığım ıkı kat artıyor ben e yaptım dıyorum ve aylardıer bunun cevabını bulamadım
ama ne olursa olsun ben içimdeki senı sevdım bıtanem senın bir tek gözyasına kıyamam..ben yüreğimle hep yanındayım .Ne kadar kırgın olsamda bırgun cağır benı yeter hemen gelırım
sen cağırdında ben gelmedımmıı???
hiçbirseyden pişman değilim sevmektende..cunku askerım ben senı değil iiçimdeki senı sevdım..pişman olması gereken kişi sensın tek dileğim senı gormek bır kere ve o guzel gozlerıne bır kez olsun bakmak ..sevip gorememek ne kadar acı sen bılemezsın


seni sevdiğim için özür dilerımmm
hatırlamısın bu sözünü sen benım hayatıma hiç girmedınkı!!!
sen isteseydın suan yanında ben olurdummm
sevgımı hiç haketmedın ama olsun ......sen bırkere gül yeter umarım kıymetını bıleceğin ve gercek seven bırınsanla mutlu olursun...benım yasadığım uzuntuyu yasamazsın


AYRILIK RÜZGARLARI SEVDA DENİZLERİNDE
LİMANSIZ BIRAKSALARDA BENİ
İÇİMDEN KOPARAMAZLAR SANA OLAN ÖLÜMSÜZ SEVGİMİ

Gule gule sevgili

Askin adi Yok artık Yuregimde Ne Senin Nede Askin... Cunku Artık Benim bir yüregimde Yok... Sen GitmeLerinLe Son vermeLerinLe ParcaLadin Yuregimi...Hep Beni Yarı YoLda Bıraktın Kac Kere Kırdın KaLbimi Kac kere Daha kıracaksın ? ....


Her BuLdugum Yerde Kaybettim Seni.. Unuttum Dedim Ama AnLadımki Unuttugum Sadece BenLigimdi...Kendimdi... Evet SevgiLi Seni Her Kaybedisimde Kendimide Kaybettim Ben... Her Gidisinde Yüregimide aLdın Götürdün.... Senden Baska Kimseyi Görmeyen Bu GözLer Senin BüyüLeyici Isıgına Kandı... Tıpkı MeLek YüzLü seytanLar Gibiydin Sende... ALdatıLan Yuregime bir defada Sen vurdun... ALdatıLdım .... KandırıLdm... Ama Sevmekten Vazgecmedim.. YüregimLe Sevdim KaLbimLe Sevdim... AsLa Vazgecmedim...


Sen Beni Haketmiyorsun.... Sen Hic Kimseyi Haketmiyorsun... Ve Sen SeviLmeyide Sevmeyide Haketmiyorsun... Sen zaten Sevmeyi BiLmiyorsun... Sen Sadece aski Harcıyorsun YaLan SözLerinLe.... Peki Bana söyLedikLerin... VerDigin SözLer ? Ettigin YeminLer Ne oLdu... Hepsi Bir anda Yok oLdu ÖyLe DeqiL mi ? Bunu Yapan Benim Sevdigim oLamaz....


Sen Benim Sevdigim oLamazsin.. Konus Ne oLur Susma... Kimsin Sen.. ? SöyLesene SevgiLinin Yerini aLan seytan SöyLe ! Sen Benim SevgiLim... Sen Ustume Titreyen SevgiLim DegiLsin ! Gidiyorum Diyorsun.... Beni Bırakıp bir Kez Daha Gidiyorsun..... SöyLe SevgiLi Bu Kacinci ?


Ben Artık Sayamıyorum .... Gitme Demek GeLiyor Icimden Ama Diyemiyorum... Sensiz Yapamam Diyemiyorum.... Sensiz oLamam Diyemiyorum.... Konusamıyorum... Ben SöyLeyemiyorum SevgiLi Sen BiL... GiderSen KaLbimide Götürürsün Yanında BiLiyorum... KaLbi oLmadan Yasayamaz Insan... Ben KaLbim oLmadan NasiL Yasarim ?


Gitme Diyemiyorum Sana SevgiLi Bu Yüzden Git Diyorum... Git Derken \"me\" yi ekLeyecek mecaLim Yok anLasana... Hem Zaten Gitme Dememi isteyen birinide Göremiyorum Karsimda... Sen Coktan Hazirsin SevgiLi Sen Coktan Gitmissin.. Ruhun KaLbin bir baskasinin Artık.... Keske Gittiginde Bedeninide Götürseydin.... Kendine BoyLe bagLamadan Once Gitseydin....


Beni AgLatmak Hosuna Gidiyor DegiLmi ? Bu kez AgLamıycam.... GözyasLarimi icime Akıtarak Sessizce BekLiycem Dönmeni DegiL Gitmeni... Cunku Ben Sensiz Daha mutLuyum... Sen beni Uzmekten Baska Bir ise Yaramiyorsun...


Hadi Git Artık SevgiLi... Git Artık YaLancı SevgiLi ... Git Artık asktan anLamayan SevgiLi... Hadi Git Artık!!


Cıkma Bir Daha Karsima Ne oLur ! Söz Ver... Ama bu Daha once Verdigin SözLer Gibi oLmasin..!! YaLan oLmasin Ne oLur... Bir Daha Cıkma Karsima !!!


GüLe güLe SevgiLi ! GuLe GuLe !

arkadasim huzun

Apansız gidişlerin,ç****iz iç çekişlerin ve solup gitmiş gülüşlerin ortasında,yarım,kırık ve efkarlıyım şimdi.Aşka dair umutlarımı ve yarınlarımı kaybetmek üzereyim.Seni yok bilmek kadar ağır bir ceza olabilir mi?Yokluğunu kabullenmek kadar kahredici bir geröek olabilir mi?Ne ağlamak kandırıyor beni artık,ne haykırmak isyanımı.Sessizliğin ortasında öylece duruyorum.Bazen seni silmek istiyorum hayatımdan.Silip çıkarmak,yaşanan ne varsa hepsinin üzerini çizmek.Birdaha hiç hatırlamamak.Hatırlanacak hiçbirşey bırakmamak...Sonra bunun kendi tarihime ihanet olacağını düşünüyorum.Meğer,hayatın tüm güzelliklerini seninle keşfetmişim ben.Hayatımın en mutlu anlarını seninle yaşamışım.Şimdi tüm bunları silersem,yok edersem yaşanmış ne kalır geriye?İşte bu yüzden onuda yapamıyorum.KISACASI SEVGİLİM SÜRÜNÜP GİDİYORUM.




İflah olmayacak bir aşktı aslında,başından belliydi.Sen hep kaçmaya hazırdın,benim kadar bağlanmamıştın bu aşka.' Korkuyorum ' diyordun hem kendini hem kendini hem beni kandırıyordun.Oysa sen benden yada aşktan değil,kendinden korkuyordun.Bir aşkı ayakta tutabilmek,yaşatabilmek cesareti yoktu sende.Yarınlarda yaşanmaz aşk,bugünün kıymetini bilmiyorsan yok hükmündedir aşkın.Sen yarına bakarken, ' Ne olacağız biz? ' diye sorarken kaçırdın bugünü.Kaygılarla kuşkularla yaşadın.Seni sevmekten başka hiçbirşeyi düşünmeyen ben,bu kaygıların ortasında ç****iz kaldım.Bekledim bitsin,bekledim geçsin ama nafile...Aşk bitti,ömür geçti ama kaygıların tükenmedi.



YOK AĞLAMIYORUM ARTIK.AĞLANACAK ZAMANLARI BİTİRDİM ÇOKTAN.Kızgında değilim sana kırgınım o kadar.Senin beni kırmana alışmış olmalıydım oysa.Demek,alışamamışım.Demek ,hala kırabiliryorsun beni.Aslında bu,seni hala sevdiğimi gösteriyor,ama sen bir itiraf olarak algılama bunu. ' Bak ne haldeyim 'demek için söylenmedi bu sözler.Kendi kendime dert yanıyorum,yakınma hakkımı kullanıyorum belki,hepsi o kadar.Yüreğimdeki yaranın hiç olmazsa kanaması dursun diye yazıp çiziyorum işte böyle.Kendimi avutuyorum,kelimeler parmaklarımın ucundan döküldükçe sanki içimdende sökülüp atılacakmış gibi geliyor.Gitmeliyim artık.Günlük hüzün randevusu geldi çattı.Bekletmemeliyim.Bu ara en yakın arkadaşım hüzün.Onuda kaybetmek istemem.

Olmeyi Diledigim Nadir Anlardandi

Ben giderken ardımdan baktın öylece.

Oturduğun koltuğa gömülmüştün sanki. Sanki ölmüştün. Başın ellerinin
arasında, görmek istemeden ama bu gerçeğe katlanarak duruyordun
öylece.

Gidiyordum

Dur demiyordun.

Durmuyordum.

Seni bekliyordum.

Ölmeyi dilediğim nadir anlardandı…

Kızgınlığını, dargınlığını hatta belki nefretini alıp sırtıma,
öylece kaldım hayatın tam ortasında. Issızlaştı bir anda, kapının
arkasındaki dünyada hayat bitti.

Burada kal, yaşam burada demedin.

Dışarı çıktığın an nefes alamazsın demedin.

Ölürsün demedin.

Öldüm…

Her hareketimde yalvardım sana. Sen sessizce sigaranı yakarken,
elimden geldiğince yavaş gidiyordum. Dur demek için zaman
yaratıyordum sana. Yarattığım zamanları sessizlikle harcıyordun.

Gidiyordum.

Dur demiyordun.

Hoşça Kal dedim son gücümle. İstiyordum ki, seninle kalmak istiyorum
de. Ancak o zaman hoş olur kalmam de. “ Ne halin varsa gör” dedin
sinirle kalkarken, kapıyı çarparak çıktığın oda daraldı. Birden bire
karardı dünya. Birden bire öldüm.

Kapıdan çıktığımda dünya değişmişti sanki. Bildiğim yaşam değildi
gördüğüm. Islak sokaklara, soğuk havaya ve devam eden yaşama
katıldım ben de. Ağladım var gücümle. Oturduğum kaldırımda, baş başa
kaldığım yalnızlığımla ağladım. Ağlamak hayatı kolaylaştırıyordu.
Yada gerçeğe inanmamı.

Sonra yürüdüm.

Yürüdüm.

Yürüdüm.

Ne halin varsa gör dedin.

Ne halim varsa gördüm.

Ölsem, ölsem, ölsem... hemen şimdi
Kaçsam, gitsem, kaçsam... tam da şimdi
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Aldatan bir kadın kadar düşman
Ağzı bozuk üstelik... bırakmıyor acıtmadan
Bu kez pek bir afili yalnızlık
Ağlayan bir kadın kadar düşman
Tuzaklar kurmuş üstelik
Bırakmıyor acıtmadan
Bitiyorum her nefeste
Ne halim varsa gördüm
Çok koştum, çok yoruldum
Ve şimdi ben de düştüm...

Sövdüm, sövdüm, sövdüm ben dünyaya
Acılara, sokaklara, ait olmaya, insanlara

Değmezmiş hiç uğraşmaya
Bu kez mecalim yok hiç dayanmaya... dayanmaya...

Hicbirseydi ask

Cam fanus içinde yaşatmaya çalıştım aşkı.

Çok büyüktü, taşıyabilmek için küçülttüm, karton kabuk yaptım.

Gittiğim her yere götürüp, kaldığım her yerde yanımda olduğunu bilmek istedim.

Kırılgandı, hassasdı, yalnızdı.

Sakladım, korumaya çalıştım.

Bıraksam bozulacaktı tılsım, kırılacaktı.

Kırıldı.

Doruklardan akıp gelen bir çay olduğunu düşündüm aşkın.

Kendi haline bıraksam büyüyecek, ivme kazanacak, karışıp diğer sulara, büyük sularda bitirecekti kendini.

Tutmaya çalıştım bu yüzden onu.

Setler, duvarlar ördüm, kendi halinde akacağı yeni yollar açmaya çalıştım.

Tutamadım, yetmedim.

Aktı gitti avuçlarımdan.

Aşk bir çığlıktı, bağıramadım.

Sıcak bir şeydi, ısınamadım.

Kucaktı, sarılamadım.

Aşk bir şeydi, neydi?

Bir yerdeydi, nerde?

Nasıldı?

Ne zamandı?

Anladığımda:

Hiçbirşeydi Aşk!

Herşeyimi alıp giden..!

Dokunma Ruhuma

Sessizliğim içimdeki çığlık gibi bir sesleniş olmuş...
Bazen duyulmayacağını bilmektir ya sessiz çığlıkları attıran...
Bir tek sen duyarsın ,
Sana çarpar tüm haykırışlar...
Yinede susmak istemez içimdeki ses...
Kendi sesinden korkarsın, kulaklarında dinmez çınlamalar başlar
Biliyordun oysa
Korkularımdı beni her gece boğan ,
Yılan gibi boynuma dolanan.
İşte...
Bir tek korkularıma boyun eğmedim.
Dillendiler bende…
Bazen susmalarımda bazen haykırışlarımda…
Kendimi sakladığım kaçışlarıma inat
kapanan perdelerin arkasından sana dair hayata bakmak oldular
Aşka ürkekçe dokunmaktı işlenen en büyük günahım…
Sessizce, en sesli halimle sana bağırmak gibiydi.
Perdelerin arkasından solgun ışıkta duran sesi görmek gibiydi...
İnadına yaşamaktı korkular bende…
Yinede yoktun yanımda
Biliyordum oysa ateşli çemberden geçmeye çalışan buz olduğumu...
Ateşten önce sen değdin,
Eridim...
Bakma bana öyle...
Nedenlerin, soru işaretlerin sende kalsın yollama bana
Sensizliği ekmiştin ya, umarsızca sana açtığım yüreğime...
Öfkem yeşeriyor şimdilerde.
Sensizliğe alıştım artık, derdim sensizlik değil.
Sadece... Sadece...
Git...
Gidebildiğin en uzağa git
Ve
Dokunma Ruhuma...
Bırak dolaşsın sana ait olmayan okyanuslarda,
Çarpsın varacağı kıyılara...
Kanatlansın sonsuza,
Kanatlansın ki katlansın.
Çok geç, geç kaldın bana...
Bırak,
Dokunma Ruhuma...
Kendime sarılmayı öğrendim yalnızlığımda...

Buyume Sakin Kucuk Kiz

Adını koyamadığın mutluluğa giden yollarda kayboldun.

Boşverdin kendine biraz da büyük hayallerin peşinde harcadın bir daha geri gelmeyecek anları.

Hiçbir zaman olmayacak olanı,insanların seni anlamasını beklerken,
muhteşem bir hata daha yaptın ve kırıldın,üzüldün,ağladın.

Severken yürekli sevdin.

Ancak ak kağıt üstünde kayıp gitti yazdığın aşk şiirlerin ne yazık ki.
Yanlış,korkak yüreklerde yer aradın sevgine.

Ne yaparsan yap;ama,büyümeye kalkma sakın küçük kız.

Büyürsen,şaşkın,hesapsız,acemi ,
özgürlüğe bile bağlanmaktan korkan bir gezgini daha kaybedecek dünya...

BÜYÜME SAKIN KÜÇÜK KIZ ..

Gun Sana Doguyor Duygularla

Bir duygunun esiri aklım sadece delicesine yaşamak var seni seninle..
özgürlüğün pençesinde kıvranırken düşüncelerim hep sen varsın düşüncelerimde
sen gözlerimdeki hayal bakışlarımdaki tutarsızlık sen gecem sen gündüzüm gibisin
bir yolun başındaki kararsızlığım başlamak istediğim
ama bir o kadar da korktuğum bir yol..
seni istiyorum geceler boyu karşımda korkmadan dokunmak için sana
içimdeki yangınların ötesinde sarılmak hiç bırakmamacasına

git!! git artık sen bana çok gibisin.
kahvemin kokusuna sinme.
aynada seni görmek istemiyorum.
sesini de al git başımdan.
gecelerde seni istemiyorum.
Yok hayırr gitmee...gidersen yıkılır bu gönül seni ister.
sarhoş bir edayla bakarken başkalarına.
yoo gitme herşeyim senin olsun sen bende kal lütfen.
beni bırakırsan paramparça olur dünyam..
kurduğum sırça köşk yıkılır hayallerimle birlikte.
ama hayır git.
.git ki sana alışmışlığım son bulsun
.artık kokunu burnumda hissetmek ve bununla yaşamak istemiyorum.
aldığım havaya seni sığdırmak, yediğim ekmeğe sen gibi bakmak istemiyorum.
Al anılarını da çek git benden.
Git----me gitme. gidersen yok bedenim ben yokum canımda can gibisin, senin gitmen benim yok olmam demek.
GİTME BEDELİ NEYSE BEN YİNE ÖDERİM!!!

once sevmeyi ogrendim

ÖNCE SEVMEYi ÖGRENDiM


Hayatimda ilk once SEVMEYi ögrendim, cunku sevdikce kendimi hissettigimi ögrendim.


AFFETMENiN ne oldugunu anladim ve affetmenin aslinda yeni insanlar kazandirdigini gördüm.


Bir gün gecmisime baktim da PISMANLIGIMDAN üzülmedigimi gördüm, bunlari ben yasadim cünkü.


Birisini HATIRLAMANIN aslinda ufak bir telefon görüsmesi kadar basit oldugunu biliyorum artik.


Aslinda bana DEGER veren insanlarin cok yakinimda, fakat gözlerimin hep uzaklarda oldugunu anladim.


Birisini kirdiktan sonra öZüR dilemenin aslinda beni ben yaptigini anladim.


Sen benim icin öNEMLiSiN kelimesinin verilecek en büyük hediye oldugunu buldum.


Bir yerden sonra KELiMELERiN mana ifade etmedigini biliyorum.

MUTLU olmanin aslinda bir kedinin güzel bir anini yakalamak kadar basit oldugunu anladim.


Kacirdigim FIRSATLARIN aslinda bana yeni firsatlar yarattigini gördüm.


Yildizlarin benim icin parladigini görmeyen gözlerim, gün geldi HAYATIMDAN yildizlarin gömüldügü maziyi unutmasi gerektigini anladim.


GöZLERiN kelimelerden daha onemli oldugu ve yalan söylemediklerini biliyorum.


Hayatimda YANIMDA GöRMEK istediklerimi yanimda görecegim, cünkü onlarin bana deger verdiklerini biliyorum.


TELEFONUN 160 karakterine üzüntünün, mutlulugun, yikintinin sigdigini gördüm.


YASAMIN YASAMAYA DEGER OLDUGUNU VE iSTERSEM MUTLU OLACAGIMI ANLADIM..... .

Zaman Yok

Biliyorum kızgınsın. Kırgınsın. Söylemek istemediğin
sözler dilinin ucunda. Hani biraz tutmayıp bıraksan kendini
hepsini vuracaksın. Zor duruyorsun. Kibarlığından.
Ya da doğru kelimeleri arıyorsun halâ....
Yok, boşuna arama... Sevginin arkasında bıraktığın
her hece kaybolmuş sayılır... Derin bir kuyuda onlar
şimdi; ulaşılmaz, karanlık, dipsiz... Bırak orda kalsınlar.
Onlar çirkin. Dokunsan; elini, dilini yakarlar.
Canını acıtırlar. Benim de... Yüzünden, gözlerinden,
dudaklarının titremesinden, bilmediğin bir melodiyi
ıslığa dökme çabandan anlıyorum işte; kızgınsın...
Senin olmayanları bırak, kendi kelimelerinle ulaş...
Haydi söyle! Bağır, çağır, haykır ama kızgınlığını
yüreğinde saklama ne olur... Gözlerini kaçırma
Büyütme... Her şeyi hemen şimdi söyle.
Affedeceksen şimdi affet.
Zaman yok!

Doğru değil bu kadar uzak olman. Kendini
uzaklara vurman... Zaman yetmezmiş gibi, bir de araya
mesafeler koyman... Yollar, duraklar doğru değil bilesin...
Boşuna bu kaçısın... Alıp kendini başka yerlere götürmen
yeterli değil. Doğru değil parçalaman. Kabul et bunu.
İçin böyle istemiyor, fark et, anla...
Dokunacaksan şimdi dokun.
Zaman yok!

Ben de bekleyebilirim kırçiçeklerinin,
ıslak çimenler arasından boy atmasını...
Ben de bekleyebilirim ılık lodosların coşturduğu
bulanık denizin, küçük sandalları sahilde bir o yana,
bir bu yana yatırmasını... Ben de... Evet, ben de önce
şiirler söyleyebilirim. Doğru kelimelerin peşinde,
ben de küçük adımlarla dolaşabilirim, ben de...
Evet ben de bulduğum ilk aydınlık günde, ilk serin
geceyi bekleyebilirim sevdiğimi anlatmak için.... Ben de
yüreğimi nadasa bırakıp bir süre, bir başıma
labirentlerinde dolaşabilirim hayatın, ben de...
Ama bunu yapmıyorum. Yaşam, bunun ardından geliyor.
Adımlarım böyle daha sağlam. Buna inanıyorum,
bunu yaşıyorum... Hadi sen de yap bunu.
Seveceksen şimdi sev.
Zaman yok!

Tasiniyorum

Bir daha karsilasmayacagim biliyorum...Yani yüzün olmayacak bir daha...Hüzün
olacak her adimim... "hos geldin" leri eksik olacak kapimin...Ilk açisimda
küflü bir yalnizlik vuracak yüzüme...
Önce terliklerin her zaman ki yerlerinde oldugunu fark edip, gazetelerin okunmamisligini görecegim ve yatagin bozulmamisligini...iste ilk o zaman göz yaslarim bozacak geceyi...Çaresizce yatagin kenarina kivrilip dizlerimi karnima çekerek, sanki pazardan eve dönüs esnasinda, annesine yaptigi tüm israrlarina ragmen, o renkli treni satin aldiramamis çocugun moral bozuklugunda, yani küçük yaslarimin göz-yaslari gibi saf bir yalnizligi küskünlükle sulayacagim...

Bir daha karsilasmayacagim biliyorum...Sesin olmayacak...Yattigim yerden bir
sabahi civildayan gülümsemenle karsilamayacagim...Gözüm hep bir sessizlige
açiliyor olacak...Duvarlarim artik kulaklarini kapatmayacak yüksek sesli
tartismalarimizda, cam çerçeve indirecek kalkanlarini, salonu ortasinda
oradan oraya uçan yapma çiçeklerle dolu vazolar havalarda
uçusmayacak...japon yapistiricisi çabuklugunda yapismayacak bir daha
parmaklarimiz birbirine... bir vazonun kirilan yerlerini birkaç gülümsemeyle
tamir etmeye çalistigimiz o barisma ani sonralarinda...ve kirilan bi aski
yapistiracak hiçbir seyin olmadigini iste bu çaresizlikte bir kez daha
anlayacagim...
Ne banyodaki köpüklü senfonilerin,
ne de mutfaktaki yemek kokulu miriltilarin olacak...
Ne yerde dökülmüs saçlarin....
ne de islak ayak izlerin olacak parkelerin üzerinde
Ne buzdolabinin en gizemli köselerine sakladigi çikolatalarin
Ne de kepekli ekmegin olacak kahvalti masamda,
Koca bir ev zayiflayacak gidisinle
bir ruh hep aç olacak...
ya isiklari kim kapatacak ardimdan gazete arkasi sekerlemelerde, televizyon
karsisi sizmalarda, kiminle yapilacak kanal degistirme kavgalari, nasil
yenecek bu yalnizliktan patlamis misirlar...Sirtimi açikta biraktigim ruh
üsümelerinde kim sicacik elini yüregimin üzerine koyacak bu evde...bir kilo
baklava kurnazliginda kiminle yapilacak su savaslari...Bu kimsesizligin
galibi kim olacak...
Bir daha karsilasmayacagim...
biliyorum...
Çikarken üzerine binlerce kilit vuracagim kapinin ardinda, dondurulmus
anilarim kalacak...
Bugün bu evden,
Bu sehirden
ve
Bu kimsesizlikten tasiniyorum...

Goz yaslari

gözyaşları...Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...

İnsanoğlu bi garip...Sevinir ağlar, üzülür ağlar, hasret çeker ağlar, kavuşur yine ağlar. Kelimeler kifayetsiz kaldığında, gözyaşları görev başındadır. Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet...Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor. Hala insan olduğumuzu, hissettiğimizi, DUYGUSUZ olmadığımızı...

Ama bazen gözpınarlarından aşağı süzülemez gözyaşları...Onlar dışa akıp ziyan etmezler kendilerini...Çünkü çok daha önemli bir görevleri vardır. İçteki bir yangını söndürmek isterler. Göz kapaklarınızın alev alev yandığı, boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği, burnunuzun direğinini sızladığı oldu mu hiç? Dikkat ettiniz mi o anlarda gözyaşlarınızın istikameti neresi? En zor olanı bu belki de...

Ağlamak zayıflık mı? Neden ağlamamız gereken anlarda; yumruklarımızı, tırnaklarımız avuçlarımızı kanatıncaya kadar sıkar, boğazımızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışırız? Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi başkalarından?

Bakın ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden...O kadar içime akıttım ki gözyaşlarımı!...Artık zapdedemiyorum içimdeki çağlayanı....

Ağlıyorum dostlarımın vefasızlığı için
Ağlıyorum Yaradana vefasızlığım için
Ağlıyorum özlediklerim için
Ağlıyorum özleyip de kavuşamadıklarım için
Ağlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım için
Ağlıyorum istemeden de olsa kalbini kırdıklarım için
Ağlıyorum unutulmaması gerekenleri unuttuğum için
Ağlıyorum .........unutamadığım için
Ağlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarıma
Ağlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlere
Ağlıyorum kıymetini bilemediklerime
Ağlıyorum sevsem de yüz bulamadıklarıma
Ağlıyorum ziyan olan yıllarıma
Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma

seni cok seviyorum

Seni seviyorum, cunku her sabah kalktigimda bir gunu daha
seninle gecirecek olmanin mutlulugunu yasatiyorsun bana.
Ben her gune seninle basliyorum, seninle bitiriyorum…

Seni seviyorum, cunku seninle her gun hayati yeniden kesfediyorum.
Bana her gun kesfedilecek bir sey sunuyorsun mutlaka.
Soluksuz kesif maceralarinin yorulmaz kasifi oluyorum…

Seni seviyorum, cunku beni dunyanin en mutlu insani yapiyorsun.
Mutluluga yeniden ad versem, senin isminle anarim…

Seni seviyorum, cunku en guzel zamanlarimin sahibisin sen.
Seninle gecirdigim kisacik anlar bile unutulmaz oluyor.
Bitmesin istiyorum. Ya yoksan? Iste o zaman akmaz oluyor dakikalar,
bir iskenceye donusuyor zamana katlanmak…

Seni seviyorum, cunku bir ressamin cizebilecegi en guzel tablosun sen.
Renklerinle buyuluyorsun beni, hayran hayran bakiyorum sana.
Ya da bir sairin yazabilecegi en anlamli siir, sevdayi ve aski anlatan…

Seni seviyorum, cunku yillardir sakladigim ask sozcuklerini ortaya cikardin.
Kiymet bilmez yureklerden sakindigim o sozcukleri simdi korkmadan,
gururla soyleyebiliyorum. Biliyorum ki bir tek sen hak ediyorsun onlari…

Seni seviyorum, cunku ayni anda tum mevsimleri yasatiyorsun bana.
Ellerini tuttugumda yaz, saclarina dokundugumda bahar.
Beyazliginla kisimsin, askimizi sulayan bereketli yagmurlarinla sonbahar…

Seni seviyorum, cunku sorgulamiyorsun yargilamiyorsun beni.
Oldugum gibi kabul ediyorsun, hatalarimla zaaflarimla.
Degistirmek yerine anlamaya calisiyorsun beni…

Seni seviyorum, cunku korkmadan aciyorum yuregimin kapilarini sana.
Biliyorum ki hoyrat davranmayacaksin,
biliyorum ki kanatmayacaksin yuregimi...

Seni seviyorum, cunku icimdeki yaramaz cocugu ortaya cikarmayi biliyorsun.
Benimle cocuklasiyorsun sen de. Hayati bu kadar ciddiye alanlara inat
oyunlar oynuyoruz birlikte, bikmadan, usanmadan…

Seni seviyorum, cunku ben karanlikta yolunu kaybetmis, nereye gidecegini
bilemeyen biriyken, isiginla aydinlattin yolumu. Bana hayati sundun ellerinle,
aski armagan ettin. Gecmise dair tum aci izleri sildin…

Seni seviyorum, cunku ihanet yok askimizda, yalanlarla orulmus sahte duygular yok.
Birbirimizi kandirmadan, en ciplak halimizle yasiyoruz bu aski.
Zaten ask dedigin boyle yasanmali…

Seni seviyorum, cunku beklentisiz sevmenin ne oldugunu biliyorsun.
"Once sen beni sev, ben seni daha sonra severim" demiyorsun.
Aciyorsun yuregini cesurca. Cesaretinle beni kendine hayran birakiyorsun…

Seni seviyorum, cunku dogadaki her canliya sevgiyle bakabiliyorsun,
usumus bir sokak kedisi gordugunde icinin acidigini biliyorum.
Her canliya yardimci olabilmek icin cirpiniyorsun…

Seni seviyorum, cunku kiskaniyorsun beni.
Oyle tadinda, oyle kararinda kiskaniyorsun ki bu cok hosuma gidiyor.
Ne asiriya kacarak sIkiyorsun beni,
ne de hic kiskanmayarak umursamaz gorunuyorsun…

Seni seviyorum, cunku ne aglarken gozyasini,
ne de gulerken kahkahani sakliyorsun.
Yureginin en derin yerlerinden gelen huzunle agliyor,
agiz dolusu gulebiliyorsun…

Seni seviyorum, cunku benimle yagmurda yuruyorsun.
Bu essiz romantizme ortak oluyorsun.
Yagmur seni sirilsIklam etse bile o an benimle birlikte
oldugun icin tanriya bir kez daha sukrediyorsun…

Seni seviyorum, cunku kucuk seylerden buyuk mutluluklar
dogabileceginin farkindasin. Hayatini hep o buyuk mutlulugu
aramakla gecirmek yerine, kucuk mutluluklari biriktirerek
kocaman bir mutlulugun sahibi oluyorsun…

Seni seviyorum, cunku seninle sonsuza dek birlikte
yasayacakmisim gibi hissediyorum. Senin de beni sevmekten
asla vazgecmeyecegini biliyorum.
Her zaman, ama her zaman "iyi ki hayatimdasin" diyebiliyorum…

Seni seviyorum, cunku yildizlari getiriyorsun avucunda.
Sari, sicak gunesi sunuyorsun bana. En coskun denizlerin
maviligini getiriyorsun. Dalga dalga yayiliyorsun icime…

Seni seviyorum, cunku olur da bir gun, yasadigimiz
bu kenti terk etmek zorunda kalirsak, gittigimiz yerde de kendimize
ait mutlu bir hayatimiz olacagini biliyorum.
Biz birlikte olduktan sonra dunyanin her yeri cennet…

Askimin buyuklugunu, sevdamin yuceligini anlatmaya calistim sana.
Bunca nedenden ve bunca sozden sonra seni ne kadar cok
sevdigimi anlatmayi basarabildim mi, bilmiyorum.
Sozcuklerle tarif edilemeyecek kadar derin sana hissettiklerim.

Bir de yuregimdeki kuslarin sesini dinle…
Belki onlar daha iyi anlatir askimi.

Biliyorum ki, sen oldugun surece o kuslar hic terk etmeyecek yuregimi…

Sevgilim, ben seni yasiyorum, seninle yasiyorum.

Cunku… Seni Cok Seviyorum…

Anlamaliydin

Anlamalıydım ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmadan,
sadece işin düştüğünde aramandan. ''N'aber, nasılsın'' lafının arkasına
''Bir görüşelim mi? ekleyememenden, anlamalıydım sevgisizliğini....
ben, seni görmek için sınırlarımı zorlarken,
senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından
yada senden vazgeçerim diye korkup önüme bir parça yem anlamaylıdım.
ben hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı
bu kadar mülayim davranmamıştım oysaki.
severdim özgürlüğümü, asi olmayı, bir bardak suda
fırtınalar koparmayı,kimseye hesap vermemeyi...
bir bunları severdim birde seni sevdim....
sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim....
ilk defa biri benden hesap sorsun istedim,bir açıklama beklesin.
bu biraz açık değil' mi yada ''hayır bir yere gitmiyorsun,
evde oturuyorsun''dan başka bir şeydi bu...
Beni sorgula duygularımı sorgula istedim... olmadı....
Ne kadar da kolaydım senin için, ne kadar da zahmetsiz...
Tabiki bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan
hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün,
emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden;
öyle olmasa idi her prpbleminde beni ararmıydın?
Nedenleri, niyeleri merak etmedim.İnan hiç etmedim...
Bu kadar sevgisizliğin'de seni nasıl bu kadar sevdim, onu merak ettim.
benim için ne düşündüğünü,beni nasıl gördüğünü,
sendeki beni merak ettim.
Artık hayal kurmuyorum, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi;
o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum... Şimdi tekrar
başlasak da, yalnızlığı paylaşsak da sana gönlümü açabilir,
gözüm kapalı güvenebilir mi sanıyorsun?
Şimdi artyık tek başımayım.....
Hiç değilse hakkını veriyorum yalnızlığın.
iki kişilik kocaman bir boşluktansa
sensizliği ve yalnızlığı yeğlerim....
Artık kendimi görmemek için Aynalara Bakmıyorum ,
üşürüm diye kazağımı giymiyorum.
Ağlarım diye Türkü söylemiyorum.
Belkide sen haklısın..! ! !
Artık ben bile kendimi sevmiyorum

Sevdam yarim

Gece soguk..geceler karanlik..geceler sessiz buralarda..
kafani kaldir gok yuzune...eger orada bir yildiz goruyorsan ..
hadi gulumse ona...
oralar uzak ..oralara varmak icin yok derman dizlerimde..
ah sevdigim..ah yurek yanginim...ah ulasilmazim...
Ben boyle olsun istermiydim..istermiydim iraklarr yar olsun koynuma..
soyle basini koy gogsume..kalbimin her atisinda ismin dokuluyor hala dudaklarimdan
ben imkansizlari imkan yapan ben, gonlune prangalar vuran ben
ben sevdanin adini bile yuregimin en kuytu koselerine duasiz gomen ben..
ben boyle olsun istermiydim guzel gozlum..ben boyle olsun istermiydim sirin sozlum..
artik ne geceyi bekliyor bedenim nede yildizlara bakmaya var mecalim..
gelmiyor lanet olasi ecelim...
buralara kar yagdi..dort bir yani bembeyaz ortu sardi...
sensizlik acimasiz bir el oldu dolasiyor sicacik bedenimde..
heder oldu ruhumda yuregimde..
usuyorum, usuyorum yar sogukdan degil sensizlikden .usuyorum yar sar beni sarmala beni
ok koynuna sicacik ellerinle sev beni teselli et uyut beni..
Ben istemezmiyidim sabaha kollarinda merhaba demeyi..
ben istemezmiydim dunyaya sevdigimi haykirmayi..ben istemezmiydim hep sen sev demeyi..
ben boyle olsun istemedim, ben secmedim sensizligi..ben sevemedim bu sessizligi..
Gecenin sessizliginde cigliklari benle duy... yirtarcasina gecenin kasvetini cek al uzerimden..
korkuyorum, korkuyorum bebek gibi..
Hadi al, al beni kollarina..Damlan kurban olsun yollarina...
ah sevdigim, yurek yanginim, ulasilmazim...
kelimelerim dugumlendi bak yine bogazimda..ellerim titriyor, dermanim yok
Her seyi bos vermisim ben zaten guzel gozlum..Her sey guzel olsa ne yazar...
sevdam kaldikdan sonra yarim..

Bir cocuk vardi

Ben ve yanlizligim vardi uzun zamandir. Kimselere vermek istemedigim, bir turlu guvenemedigim bir kalbim vardi benim. Sen girdin hayatima birden bire hic beklemedigim bir anda. Izinsiz bir yolcu gibiydin, ben ise bircok zaferler kazanmis ve bircoguna gecit vermemis bir bekci. Karsi koymak istedim digerleri gibi. Ama bu sefer olmadi iste yapamadim, durduramadim seni. Bir sekilde dokundun kalbime ben istemeden. Sonra bir cocuk buldun bende daha benim bile bilmedigim, tanimadigim. Varligindan bile habersizdim oysa onun. Cok korktum ondan, cekindim cunku o daha sadece kucucuk bir cocuktu ve beni degil seni dinliyordu. Saf, tertemiz, durust, dusunmeden hareket eden, yalan nedir bilmeyen ve senden baskasini gormeyen bir cocuk. Ben yoktum artik bedenimde bir baskasi vardi ve beni o yonetiyordu. Bu cocuk senindi ve korkarim senin kollarinda buyumek istiyordu. Guvenebilirdin ona sarilabilirdin sIki sIki zaten gitmeyede pek niyeti yoktu. Oysa sen guvenmedin ona belkide guvenmek istemedin, onun yerine oyunlar oynamayi sectin...



Senin yanindayken cok masum ve iyi gorunuyordu. Surekli gulen, keyifli, konuskan, hayata bagli... Ama sen birden bire gittin ve ben basbasa kaldim o cocukla. Disardan baktigimda tanidigimi sanmistim o cocugu ama yanilmisim. Hircin, inatci, mizmiz, susmak nedir bilmeyen, zaman zaman aglayan bir cocuk olmustu birden bire. Ve ben onunla nasil basedecegimi bilmiyordum. Bildigim tek sey vardi, o seni yaninda istiyordu. Bende onu susturmak icin tek care olarak bile bile seninle oyununu oynadim. Ve bir soz verdim ona, bu hikayede iyi veya kotu bir son elde etmeden vazgecmeyecegime, cekip gitmeyecegime...



Haketmedigim seyler yaptin bana, senden duymak istemedigim sozler duydum, kimselere yapmayacagim seyler yaptim. Cunku o susmak bilmiyordu bir turlu, mizmizlik yapip durdu, bir sekilde vazgecip giderken hep yollarimdan dondurdu beni. Ve rahatlamadi ici bir turlu, bu hikaye boyle bitemez dedi ve hicbir zaman yetmedi yaptiklarim zaten benim uzulmem veya canimin yanmasi umrumda degildi.



Oyunun kahramani olmakti istedigim ve bunun icin ugrastim uzun sure, hicbirseyi bozmadan veya seni kirip uzmeden bitmesini istedim oyununun ama olmadi iste. Olmadi diyorum cunku sen birkac ayrintiya takilip kaldin. Ellerimi uzattim sana ama sen tutmadin, bitirmedin oyununu. Ben kendimden kucucuk bir cocuk icin vazgecmisken, boyle bu sekilde yasamayi secmisken, senden ise sadece oyunun sonunu degistirmeni istemistim. Cok mu fazlaydi bu istegim gercekten? Cok mu zordu istedigin sekilde bitmesinden vazgecmen? Benimkinin yaninda cok kucuk bir istekti oysa...



Seninle bulusup bulusamamiz adeta sadece bana bagliydi ve bu benim hic hosuma gitmiyordu. Uzadikca canim sIkildi, ozleminle cekilmez katlanilmaz oldu ve ben yoruldum, pes ettim sonunda. Ve tabi o susmak bilmeyen cocuk... Ve ben yiktim herseyi. Cunku gelmeyecektim artik bu kadardi gucum. Benim kadar uzulup aci cekmeni istemedim. Beni umutla beklemeni istemedim. Cunku seven birinin elinde umutlari varsa ve karsisindakini bir turlu kotuleyemiyorsa ne yaparsa yapsin ondan vazgecemiyor. Hergun yollarini gozluyor, bir haber alabilmek icin her kapiyi zorluyor. Iste sadece bu yuzden bile bile uzdum seni, canini yaktim, yok ettim o kucuk cocugun umutlarini. Ama o cocuga verdigim sozumu tuttum, bir son yarattim hikayeye. Ben senin vazgecip gitmeni bekliyordum aslinda, sadece bir veda bekliyordum.



Sonunda susturdum onu iste.Ama o bana kustu seni uzdugum icin ve kacti gitti. Bilmiyorum su an nerelerde, ne halde, ne yapiyor. Artik benden hicbirsey istemiyor veya beklemiyor. Cunku gayet iyi biliyor sana cikan tum yollarimi yiktigimi. Gayet iyi biliyor daha fazla birsey elimden gelmedigini. Sana gelmelerimin yasak oldugunu. Simdi bir hucredeyim ben sozlerimiz ve yaptiklarimizla insa edilmis. Beni burdan cikarmanin anahtari sadece sende, senin sesinde, birkac sozunde...



Kim bilir belki birgun bulabilirsin beni buradan cikarabilecek gucu icinde. Belki affedebilirsin birgun beni ayni benim seni affettigim gibi. Cunku bilirsin cocuklar kusemez kimseye sadece dargin kalabilirler bir sure. Sonra unutulur gider tum yasananlar kocaman sevgi dolu kalplerinin icinde. Cikarabilirsen beni iste o zaman hayal olmaktan kurtulur askimiz ve belkide yepyeni bir sayfada tekrar birbirmizin oluruz.